Erzurum Cezaevi'nde açlık grevi 40. gününü geride bıraktı


Erzurum H Tipi Cezaevi'nde yaşanan hak ihlallerine ve cezaevi yönetiminin keyfi uygulamalarına karşı başlatılan açlık grevi 40. gününe girerken, tutuklu ve hükümlülerin sağlık durumu her geçen gün kötüye gidiyor. 31 gündür süresiz dönüşümsüz açlık grevinde, bulunan 4 tutuklu hayati tehlike sınırına yaklaşırken, tutuklu ve hükümlüler, cezaevi yönetiminin keyfi uygulamalarını yerinde incelemek ve haklı taleplerini değerlendirmek için insan hakları kuruluşlarından oluşan bir heyetin cezaevinde inceleme yapmasını istedi.Uzun süredir hak ihlalleriyle gündemden düşmeyen Erzurum H Tipi Cezaevi'nde tutukluların hak ihlallerinin sona erdirilmesi için başlattığı açlık grevi 40. gününe girerken, tutuklu ve hükümlülerin sağlık durumları her geçen gün kötüleşiyor. Tutuklu ve hükümlülerin ailelerinin verdiği bilgiye göre; 23 Şubat'ta başlatılan süresiz dönüşümlü açlık grevinin 4 Mart'tan itibaren süresiz ve dönüşümsüz çevrilmesinin ardından, 31 gündür grevden olan tutuklulardan Cihan Alkan, Vahap Karatay, Aydın Atalay ve Bozo Aşlan'ın baş dönmesi, göz karaması, mide bulantısı ve tansiyon problemleri yaşadığı ve sağlıklarının tehlike sınırında olduğu öğrenildi. Toplam 35 tutuklunun 4 grup halinde 40 gündür açlık grevinde bulunduğu cezaevinde, sağlık sorunları her geçen gün arttığı bildirilirken, tutuklu ve hükümlüler, aileleri aracılığı yaptıkları açılmayla taleplerini yenileyerek, insan hakları kuruluşlarına duyarlılık çağrısında bulundu. Geçmişten bu yana bireylerin keyfi yöntemlerine dayalı hak ihlallerinin yaşandığı Erzurum Cezaevi'nde gelen her müdürün kendine göre bir idare anlayışıyla hareket ettiğine dikkat çekildi.Cezaevi yönetiminin genel hukuk kuralları yerine kendi kurallarını dayattığı cezaevinde en küçük haktan bile yoksun bırakıldıklarını ifade eden tutuklu ve hükümlüler; 'Yaşananları yerinde görmek için başta Adalet Bakanlığı olmak üzere Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü, TBMM İnsan Hakları Komisyonu ve insan hakları kuruluşlarını Erzurum Cezaevi'nde inceleme yapmaya davet ediyoruz' çağrısında bulundu. Özellikle son bir yıl içinde Cezaevi ikinci Müdürü Haydar Ali Ak'ın müdür vekili olmasının ardından zaten zor olan koşulların daha da zorlaştırıldığının belirtildiği açıklamada, keyfi uygulamalara karşı tüm kesimlerin duyarlı olması istendi.Tutuklu ve hükümlüler taleplerini şöyle sıraladı:
Öncelikli talebimiz kanun, tüzük ve genelgelerin eksiksiz 'ama'sız imkanların elverişsizliği bahanesine sığınılmadan uyulmasıdır. Bu yapılmıyorsa, yapılmayacaksa, bunun kamuoyuyla paylaşılarak bu cezaevinin genelgeleri uygulama şartları olan bir yere bir cezaevine taşınması.
22 Ocak 2007 genelgesinin 'ama'sız uygulanması ve on (10) saat etkinliğe çıkma halkımızın uygulanması. Yasaklama ve toplatma kararı bulunmayan her türlü kitap, gazete ve dergilerin içeri verilmesi, 'Erzurum'da yok' gibi gerekçelerle kimi gazetelerin alınıp kiminin ideolojik ve siyasi sebeplerle engellemeye son verilmesi, Kürtçe kitap, dergi ve gazetelerin cezaevine girmesine izin verilmesi.
Telefonda ailelerimizle Kürtçe konuşulmasının yasaklanması uygulanmasına son verilmesi, Kürtçe mektuplarımızın engellenmemesi.
Cezaevinde açık-kapalı spor salonu, sohbet yeri gibi ortak kullanım alanlarının yapılması, kütüphanenin yeniden düzenlenmesi, ortak kullanım alanlarından yararlanma hakkı önündeki tüm engellerin kaldırılması, etkinlik gruplarının aynı oda ve aynı blokta sınırlı tutularak çıkarılması gibi ortak kullanım alanı etkinliklerinin amacı ile bağdaşmayan tecrit uygulamalarına son verilmesi.
Ziyaretlerimize 'Türkçe konuş' dayatmasına onur kırıcı arama ve uygulamalarına son verilmesi, ziyaret saatinin bir saatten aşağı tutulmaması, yine ziyaretler saatlere ve gruplara bölünürken ailesi ayna bölge ve kentten gelenlerin birlikte ziyarete çıkarılarak, ailelerimizin saatlerce dışarıda birbirini bekleyerek mağdur edilmesine son verilemesi ve bu yönlü verdiğimiz dilekçelerin, isteklerimizin dikkate alınması.
Ziyaretlerde ve koli yoluyla gelen elbiselerimizin 'eskidir, etiketsizdir' vb. anlamsız son verilerek uygulamasının kaldırılması. Yeni gelen tutukluların konumlarına ve dosyalarına göre cezaevine yerleştirilmeleri, zorla dilekçe imzalattırma itirafçılaştırma dayatmalarına son verilmesi, tutukluların talep ettiği halde odalarının değiştirilmemesi uygulamasına son verilmesi.
Dilekçe ile idareye başvuran tutuklu ve hükümlülerin dilekçe ve dilekleri hafta içinde odalarının değiştirilmesi, 4-5 ay ertelenmemesi.
Doktorun verdiği diyet programının uygulanması, cezaevinde diyet hastaları için doktor raporuna uygun yemek çıkarılması, hastane gidiş geliş eziyet edici davranışlardan, kelepçe açmadan tedavi etme uygulamasından, mahkeme gidiş gelişlerinde gayri insani davranışlara son verilmesi.
Kötü muamele ve onur kırıcı davranışlarda bulunan personelin bu tür davranışlarının önüne geçilmesi, soruşturmalarda personeli koruyan kollayan yanlı idareciliğe son verilmesi.
Yıllardır aynı cezaevinde alınması ve sağlık sorunları ile diyet uygulamadığı için ya da ailesin yakın cezaevlerine gitme talebiyle, ihtiyacıyla sevk isteyenlerin taleplerinin keyfi olarak engellenmemesi.
Keyfi hücre ve disiplin cezalarına son verilmesi.
Resim atölyesi ve daktilodan yararlanma talebi olan herkesin bu haktan yararlandırılması, yer yok deniyorsa, boya malzemeleri ve daktilonun odalarımıza verilmesi.
Düzenli kitap değişiminin yapılması, aylara sarkıtılmaması; gazetelere, sivil ve demokratik kitle örgütlerine yazdığımız mektupların zorlama kararı ve keyfi uygulamayla engellenmemesine son verilmesi.
Okul okuyan, ders çalışan edebi yazınsal çalışmaları olan arkadaşlarımız var, yasal olmamasına rağmen idare çalışma masalarımızı topladı, parayla aldığımız masaları da gelip aldılar. Alınan masaların geri verilmesi ve yeterli masanın ya da sehpanın içeri verilmesinin serbest bırakılması.
Adalet Bakanlığı'na ve Cezaevi İdaresi'ne bütün sorunlarımızı ve taleplerimizi içeren bir dosya sunduk, dosyada dile gelen sorunlarımız ve taleplerimizin dikkate alınmasını istiyoruz.ERZURUM (DİHA)

0 Kommentare: