DTP`den cozum onerileri

Türkiye, Kürt sorunu tartışmalarına kilitlendi. DTP Eşbaşkanı Ahmet Türk, Cumhurbaşkanı Gül'e 'inisiyatif alın' çağrısından sonra hükümete seslendi: Bir an önce harekete geçin.

Demokratik bir süreci hep birlikte başlatalım ve demokrasinin önündeki en büyük engel olan Kürt sorununu diyalogla çözelim.

1 Haziran eylemsizlik kararı, sorunun çözümünde önemli bir adım. Silahların susmasını sağlayacak ortak akıl devreye girmeli.

Sayın Başbakan, 2005'teki çizgisine daha güçlü ve daha cesur bir biçimde dönmeli. Hükümet bir an önce inisiyatifi almalı.

Söylenen sözlerin, eskiden olduğu gibi sadece lafta kalmasına izin vermeyelim. Bu yolda ortaya çıkan her girişimi destekleyelim.

Hükümetin çözüm yolunda atacağı adımları sonuna kadar yapıcı ve demokratik bir sorumlulukla karşılamaya, fedakarlık yapmaya hazırız.

Türk: Çözümün zamanı geldi

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Kürt sorununun çözümüne dönük söylemleri TBMM'de yapılan Meclis Grup Toplantılarına da damgasını vurdu. Kürt sorununun çözümüne ilişkin tarihi bir fırsatın yakalandığını belirten DTP Eşbaşkanı Ahmet Türk, Cumhurbaşkanı Gül'ün Kürt sorununun birinci sorun olduğu ve mutlaka çözülmesi gerektiğine ilişkin sözlerinin hükümet tarafından iradeye dönüştürülmesini istedi. PKK'nin söylemlerinin ve çözüm önerilerinin önemli bir fırsat olduğunu söyleyen Türk, hükümetin çözüm yolunda atacağı adımları sonuna kadar yapıcı ve demokratik bir sorumlulukla karşılamaya hazır olduklarını kaydetti. Koruculara da çağrıda bulunan Türk, 'Onurlu ve barış içinde bir yaşam için silah bırakmalısınız.' dedi.

Türkiye artık karar vermeli

Grup toplantısı'na Anneler Günü'nü kutlayarak başlayan DTP Eşbaşkanı Ahmet Türk, Türkiye'nin artık bir karar verme süreciyle karşı karşıya olduğunu kaydetti. Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana ertelenen temel çelişkilerin artık hiçbir şekilde başka bir bahara ertelenmesinin ya da aynı çözümsüzlük formüllerine devam edilmesinin koşullarının kalmadığını vurgulayan Türk, 'Bize göre Türkiye'nin temel sorunu demokratikleşme sürecinin sekteye uğratılmasıdır. Demokrasinin, tüm kurum ve kurallarıyla yerleşememesidir. En önemlisi de sorunların demokrasi ve ortak akılla çözümünü esas alan sivil siyasal bir iradenin oluşamamasıdır.' diye konuştu. Demokrasinin gelişmemesi ve sivil siyasetin bir çözüm gücü olarak ortaya çıkamamasının temel nedeninin Kürt sorununun demokratik ve sivil bir yaklaşımla ele alınamaması olduğunu kaydeden Türk, demokrasi eksikliğinin sonucu olarak düşünce ve örgütlenme hürriyeti, adil ve paylaşımcı bir ekonomik düzen ve inanç özgürlükleri sorunlarının da güncelliğini koruduğunu söyledi. Kürt sorununun silahla, savaşla, bastırmayla çözülemeyeceğinin artık herkes tarafından görüldüğünü ifade eden Türk, çözüm yolunun açılması ve demokratik-siyasal yöntemlerle çare aranmasının zamanının çoktan geldiğini belirtti. Son günlerde bu konuda umut verici bazı gelişmelerin yaşandığını söyleyen Türk, geçen hafta Cumhurbaşkanı Gül ile yaptığı görüşmeye değinerek, Kürt sorununun çözümü için Gül'ün inisiyatif almasını istediklerini açıkladı. Gül'ün Kürt sorununun Türkiye'nin en temel sorunu olduğu ve mutlaka çözülmesi gerektiğine dair söylemini umut verici bulan Türk, mesajların somut adımlara dönüşmesi ve hükümetin bir an önce harekete geçmesini de istedi.

Sürece herkes katkı sunmalı

PKK'nin 1 Haziran'a kadar uzattığı eylemsizlik kararını ve son dönemlerde barışçıl bir sürecin gelişmesi için ortaya konan çerçeveye ilişkin açıklamalarını sorunun çözümü konusunda önemli bir fırsat olarak değerlendiren ve çatışmalı ortamın bitirilmesini isteyen Türk, şöyle konuştu: 'Sorumlu bütün çevrelerin Türkiye'nin demokratikleşmesine katkı sunacak, silahların susmasını sağlayacak böyle bir mantık ve ortak akılla devreye girmesi ve bir tartışma sürecini başlatması önem arz etmektedir. DTP olarak bu konuda yapılacak her türlü girişim-tartışma ve hatta söylenmiş her sözcüğe bile büyük bir anlam biçiyoruz. Kürt sorunu, ne yalnızca DTP'nin ne sadece hükümetin ve ne de diğer siyasi partilerin sorunudur. Bu sorun, 71.5 milyon Türkiye yurttaşının en temel sorunudur. Dolayısıyla, her kesimin çözüme sunacağı olağanüstü katkılar vardır.'

Hükümet fırsatı değerlendirmeli

Bu konuda medyaya da büyük görevler düştüğünü kaydeden Türk, 'Hükümetin çözüm yolunda atacağı adımları sonuna kadar yapıcı ve demokratik bir sorumlulukla karşılamaya hazırız' dedi. Sürecin 1993'teki diyalog sürecinden daha uygun olduğunu söyleyen Türk, muazzam bir çözüm zemininin ortaya çıktığına işaret ederek, 'PKK'nin sorunların demokratik siyasetle çözüleceğine olan inancını ortaya koymuş olması, diyalog sürecine kapı aralaması, gereken önemli bir adımdır. Ortaya çıkan bu fırsatları iyi değerlendirmek hükümetin öncelikli gündemi olmalıdır. Sorun siyasi bir sorundur, çözümü de ancak siyaset kurumu gerçekleştirebilir.' mesajı verdi. Hükümetin de zihniyet ve politika değişikliğine gitmesi gerektiğinin altını çizen Türk, hükümetin artık sorunu öteleyerek-zamana yayarak ve kısmi düzenlemelerle geçiştirerek çözemeyeceğini görmesi gerektiğini belirtti. 2005 yılından bu yana Türkiye'nin çok şey kaybettiğini ifade eden Türk, Başbakan'ın 2005'teki çizgisine daha güçlü ve daha cesur bir biçimde dönmesi gerektiğini kaydederek, 'Hükümetin inisiyatifi eline alarak, çözüm adımlarını geliştirmesi tarihi bir zorunluluk olarak ortaya çıkmaktadır' dedi.

Yeni toplumsal sözleşme gerek

Barış umudu karşısında önemli kaygılarının da bulunduğuna işaret eden Türk, hükümetin şu ana kadar tartıştığı ve kamuoyuna yansıttığı, somut bir projesinin görünmediğini söyledi. Dar kapsamlı anayasa değişikliği ile sorunun çözülmesinin mümkün olmadığını ifade eden Türk, şöyle konuştu: 'Sorunun çözüm yolları gayet açık ve nettir. Kürt sorunu gibi köklü bir sorunun çözümünde, kısmi anayasa değişiklikleriyle değil toplumsal sözleşme niteliğinde yeni bir anayasayla mesafe alınması mümkündür. 71 milyon yurttaşı, kimliğiyle-diliyle-kültürüyle kucaklayan yeni bir anayasa, öncelikli adım olmalıdır. Bunun için, güçlü bir siyasal iradenin oluşması gerekir.'

Hükümetin çözüm için Siyasi Partiler Kanunu'nda, Seçim Yasası'nda, Türk Ceza Kanunu ve Terörle Mücadele Yasası'nda da köklü bir reforma gitmesinin zorunlu olduğunu kaydeden Türk, yerel yönetimde reform da talep ederek şunları söyledi: 'Ayrıca Mahalli İdareler Kanunu'nun ademi merkeziyetçilik esasından hareketle değiştirilerek yerel yönetimlerin yetkisinin arttırılmasına gidilmelidir. Yine Kamu Yönetimi Reformu da Türkiye'nin önünde duran acil gündemlerden bir diğeridir. Bu yasal alanda gerçekleştirilecek dönüşümün, Türkiye'nin demokratikleşmesi sürecine önemli bir ivme kazandıracağını düşünmekte ve değerlendirmekteyiz.'

'Fırsat heba edilmesin'

PKK'nin geldiği noktanın sorunun çözülmesine yönelik önemli bir aşamayı ifade ettiğini kaydeden Türk, 'Bu fırsatın heba edilmemesi gerekiyor. Eğer bu fırsatlar heba edilirse sancılı süreç devam eder. Demokratik siyasetin önünü kapatırsanız halkta barış umudu kalmaz. Türkiye'nin böylesi tehlikeli bir mecraya doğru sürüklenmesi hiç kimsenin çıkarına değildir. O halde gelin demokratik bir süreci hep birlikte başlatalım ve Türkiye'de demokrasinin önündeki en büyük engel olan Kürt sorununu diyalogla çözerek ortadan kaldıralım' dedi. Mardin'deki korucu katliamına da değinen Türk, olayın sorumlusu olarak 30 yıllık bastırma politikalarını gördüklerini kaydederek, 'Kürt sorununu, bir demokrasi sorunu değil de bir asayiş sorunu olarak gören zihniyet, Mardin'deki tüyler ürperten katliamın baş sorumlusudur.' dedi. Vahşetin temel nedeninin Kürdü Kürde kırdırmak politikası olduğunu ve devlet ve hükümet politikalarının bir sonucu olduğunu ifade eden Türk, 'DTP'lilerin 'koruculuk kaldırılsın' demesi bile koruculuğun kaldırılmamasının en önemli nedeni' diyen Devlet Bakanı Cemil Çiçek'i de kınadı. Hükümete 'Er geç bu sorunla yüzleşeceksiniz' diyen Türk koruculara da silah bırakma çağrısında bulundu.

Türk'ten Kosova örneği

Konuşmasının ardından çıkışta gazetecilerin sorularını yanıtlayan Ahmet Türk, Kürtçe köy isimlerinin geri verilmesine ilişkin haberleri şu şekilde değerlendirdi: 'İsimlerini değiştireceksiniz ama dilini yasaklarsanız ne anlama gelir? Zaten verilen yeni Türkçe isimleri hiçbir Kürt kullanmıyor. Kürtlerin bir kültürünün, dilinin, kimliğinin olduğunu unutmadan gereğini yerine getirmek önemli. Kısmi düzeltmeler kimseyi tatmin etmez. Konuşmasında Kosova'yı örnek veren Türk, 'Bir azınlığın hak ettiği ve olması gereken haklar konusunda elbette ki biz tam destek veriyoruz. Yüzde 5'lik nüfusa sahip olan Türkler için Türkiye bunu önemsiyor, bu değeri biçiyorsa burada 20 milyon yurttaşının bu haklarını görmesi gerekiyor. Yani Kosova'daki yaklaşım neyse, Türkiye hükümetinin oradaki Türk azınlığı için istenilen, yerine getirilen talepleri neyse, bugün burada uygulansa sorun kalmaz diye düşünüyoruz.'' dedi. (Gunluk)

0 Kommentare: