Hukumet faturadan cekiniyor
Sermaye çevreleri bastırıyor: ‘IMF ile anlaşma olmazsa ekonomi derinden etkilenir.’
Ekonominin 2009 yılında yüzde 4.1 oranında küçüleceğini öngören TÜSİAD, IMF ile anlaşma olmadığı takdirde küçülme oranının daha da artacağı uyarısında bulunuyor.
Hükümet ise IMF ile anlaşma noktasında hiç aceleci davranmıyor. Hükümet şimdiye kadar IMF’nin çizgisinin dışında, onun çok karşı çıkacağı bir program ortaya koymuş değil. Hükümetin ülkenin işçi, emekçi, çiftçi, esnaf ve yoksullarının sorunlarına çözüm olacak bir paket uygulamasa da IMF ile olası bir anlaşmayı ağırdan almasının anlaşılır sebepleri var. Hükümet, bütçenin durumu ile IMF’nin talepleri arasında eziliyor. 2009 yılı 4 aylık bütçe açığı 20 milyar TL olarak açıklandı. Geçen yılın aynı döneminde açık 5.4 milyar TL idi. Geçen yılın aynı dönemine göre bütçe harcamaları yüzde 24 artarken, vergi gelirlerinde yüzde 4 azalma görüldü.
Bütçe açığının küçülmesi için hükümet vergi gelirlerini artıramıyor. Herkes vergi indirimi peşinde. Böylesi bir durumda hükümetin vergi artırımı oldukça zor. Her ne kadar, ‘Nisan ayında iyi sinyaller aldık, vergi gelirlerimiz önümüzdeki aylarda artacak’ dense de bu şimdilik sadece bir temenniden ibaret. Şirketlerin kur artışları nedeniyle bilançolarına ‘zarar’ yazdıklarını, bunun Kurumlar Vergisi’ne olumsuz yansıdığını söyleyenler de, “Kurumlar Vergisi’nde dönemin en kötüsünü gördük. Bundan sonra Kurumlar Vergisi’nde de artış olur” iddiasındalar. Bu iddianın gerçekleşip gerçekleşmeyeceği de bir muamma.
HARCAMALAR KISILABİLİR Mİ?
Bütçe açığını azaltmanın bir diğer yolu ise harcamaların kısılmasıdır. Bütçe harcamalarının yüzde 24’ünü faiz ödemeleri oluşturuyor. Faizi kısmaya imkan yok. Bütçenin yüzde 24’ü memurlara ödemelere gidiyor. Memurlar işten atılmayacağına göre burada da bir kısıntı söz konusu olamıyor. Mal ve hizmet alımlarına, yatırımlara ve diğer harcamalara giden para toplam harcamaların yüzde 14’ü kadar. Bunlar azaldığı kadar azalmış. Daha fazla azaltılamaz.
Hane halkına yapılan transferler, burslar, giyecek ve eşya yardımlarına harcanan paralar ve benzer harcamalar o kadar önemsiz rakamlarda ki, kısılsa da büyük tasarruflar sağlamaz. Geriye sağlık ve sosyal yardım harcamaları kalıyor, azaltılabilecek. Eee bu kadar büyük işsizlik, kayıt dışı çalışma varken, bütçede büyük bir harcama kalemi olarak yer almasına rağmen oldukça yetersiz olan sağlık harcamalarından kısmak ne kadar mümkünse...
IMF 15 MİLYARLIK TEDBİR İSTİYOR
IMF’nin ABD’deki görüşmelerden sonra tedbir büyüklüğü konusunda 14-15 milyar lirayı telaffuz ettiği söyleniyor. Hükümetin 15 milyar liralık tedbir paketini uygulamaya koyması halinde 2009’da ekonomide yaşanacak küçülmenin, tahmin edilenden çok daha büyük boyutlara ulaşabileceği endişesi yaşanıyor.
IMF’nin istediği tedbir büyüklüğü için “yatırım bütçesi kadar” denilirken, zaten küçülen ekonomiyi daha fazla daraltmaması için bu tedbirlerin 2010’dan itibaren geçerli olacağı düşünülüyordu. Ancak IMF için bu yıl da alınması gereken tedbirler olduğu, bunun ise büyümeyi olumsuz etkileyeceği dile getiriliyor.
Hükümet ise özellikle yatırımlardan kesinti yapmak istemiyor. Yukarıda sıralanan gerekçeler zaten bir kesinti yapmayı zora sokuyor. Hükümet, burada hem ekonomik hem de siyasi bir fatura ödemekten çekiniyor.
IMF’nin en önemli itirazlarından birisi olan belediyelere bütçeden aktarılan payın azaltılmasına yönelik olarak ise İller Bankası reformu ile belediye gelirlerini yeniden düzenleyen yasanın hayata geçirilmesinin bir çözüm olarak düşünüldüğü kaydediliyor.
Bu yapılanma sonrası belediyeye merkezi bütçeden aktarılan payın azaltılacağı belirtiliyor.
Belediye gelirlerini yeniden düzenleyen yasanın çıkarılması ile belediyelerin yeni gelir imkanlarına kavuşacağı, İller Bankası yasasının çıkarılması sırasında da payların aktarılması konusunda bir çözüm bulunabileceği umut ediliyor. Bu da vatandaşın faturasını artıracak bir çözüm... (Evrensel)
Hükümet ise IMF ile anlaşma noktasında hiç aceleci davranmıyor. Hükümet şimdiye kadar IMF’nin çizgisinin dışında, onun çok karşı çıkacağı bir program ortaya koymuş değil. Hükümetin ülkenin işçi, emekçi, çiftçi, esnaf ve yoksullarının sorunlarına çözüm olacak bir paket uygulamasa da IMF ile olası bir anlaşmayı ağırdan almasının anlaşılır sebepleri var. Hükümet, bütçenin durumu ile IMF’nin talepleri arasında eziliyor. 2009 yılı 4 aylık bütçe açığı 20 milyar TL olarak açıklandı. Geçen yılın aynı döneminde açık 5.4 milyar TL idi. Geçen yılın aynı dönemine göre bütçe harcamaları yüzde 24 artarken, vergi gelirlerinde yüzde 4 azalma görüldü.
Bütçe açığının küçülmesi için hükümet vergi gelirlerini artıramıyor. Herkes vergi indirimi peşinde. Böylesi bir durumda hükümetin vergi artırımı oldukça zor. Her ne kadar, ‘Nisan ayında iyi sinyaller aldık, vergi gelirlerimiz önümüzdeki aylarda artacak’ dense de bu şimdilik sadece bir temenniden ibaret. Şirketlerin kur artışları nedeniyle bilançolarına ‘zarar’ yazdıklarını, bunun Kurumlar Vergisi’ne olumsuz yansıdığını söyleyenler de, “Kurumlar Vergisi’nde dönemin en kötüsünü gördük. Bundan sonra Kurumlar Vergisi’nde de artış olur” iddiasındalar. Bu iddianın gerçekleşip gerçekleşmeyeceği de bir muamma.
HARCAMALAR KISILABİLİR Mİ?
Bütçe açığını azaltmanın bir diğer yolu ise harcamaların kısılmasıdır. Bütçe harcamalarının yüzde 24’ünü faiz ödemeleri oluşturuyor. Faizi kısmaya imkan yok. Bütçenin yüzde 24’ü memurlara ödemelere gidiyor. Memurlar işten atılmayacağına göre burada da bir kısıntı söz konusu olamıyor. Mal ve hizmet alımlarına, yatırımlara ve diğer harcamalara giden para toplam harcamaların yüzde 14’ü kadar. Bunlar azaldığı kadar azalmış. Daha fazla azaltılamaz.
Hane halkına yapılan transferler, burslar, giyecek ve eşya yardımlarına harcanan paralar ve benzer harcamalar o kadar önemsiz rakamlarda ki, kısılsa da büyük tasarruflar sağlamaz. Geriye sağlık ve sosyal yardım harcamaları kalıyor, azaltılabilecek. Eee bu kadar büyük işsizlik, kayıt dışı çalışma varken, bütçede büyük bir harcama kalemi olarak yer almasına rağmen oldukça yetersiz olan sağlık harcamalarından kısmak ne kadar mümkünse...
IMF 15 MİLYARLIK TEDBİR İSTİYOR
IMF’nin ABD’deki görüşmelerden sonra tedbir büyüklüğü konusunda 14-15 milyar lirayı telaffuz ettiği söyleniyor. Hükümetin 15 milyar liralık tedbir paketini uygulamaya koyması halinde 2009’da ekonomide yaşanacak küçülmenin, tahmin edilenden çok daha büyük boyutlara ulaşabileceği endişesi yaşanıyor.
IMF’nin istediği tedbir büyüklüğü için “yatırım bütçesi kadar” denilirken, zaten küçülen ekonomiyi daha fazla daraltmaması için bu tedbirlerin 2010’dan itibaren geçerli olacağı düşünülüyordu. Ancak IMF için bu yıl da alınması gereken tedbirler olduğu, bunun ise büyümeyi olumsuz etkileyeceği dile getiriliyor.
Hükümet ise özellikle yatırımlardan kesinti yapmak istemiyor. Yukarıda sıralanan gerekçeler zaten bir kesinti yapmayı zora sokuyor. Hükümet, burada hem ekonomik hem de siyasi bir fatura ödemekten çekiniyor.
IMF’nin en önemli itirazlarından birisi olan belediyelere bütçeden aktarılan payın azaltılmasına yönelik olarak ise İller Bankası reformu ile belediye gelirlerini yeniden düzenleyen yasanın hayata geçirilmesinin bir çözüm olarak düşünüldüğü kaydediliyor.
Bu yapılanma sonrası belediyeye merkezi bütçeden aktarılan payın azaltılacağı belirtiliyor.
Belediye gelirlerini yeniden düzenleyen yasanın çıkarılması ile belediyelerin yeni gelir imkanlarına kavuşacağı, İller Bankası yasasının çıkarılması sırasında da payların aktarılması konusunda bir çözüm bulunabileceği umut ediliyor. Bu da vatandaşın faturasını artıracak bir çözüm... (Evrensel)