Celalettin Cerrah'ın altı yıllık bilançosu


İstanbul onu unutmayacak!



İSTANBUL - Altı yıl boyunca İstanbul Emniyet Müdürlüğü görevini yürüten Celalettin Cerrah artık Osmaniye Valisi... İstanbul Emniyeti'nin bu çok tartışılan ismi İstanbul'da ne yaptı, hangi olaylarla gündeme geldi? Başarılı mıydı, değil miydi? İşte, bu soruların yanıtlarına ışık tutacak bazı başlıklar... Dünyanın sayılı metropollerinden İstanbul'un bu sert bakışlı, bıyıklı Emniyet Müdürü, dönem dönem güvenlik zaafı iddialarıyla ve dikkat çekici açıklamalarıyla çok tartışıldı; eleştirilere hedef oldu, medyayla karşı karşıya geldi. Cerrah göreve geldikten 5 ay sonra, İstanbul, Neve Şalom ve Beth İsrail sinagoglarının bombalanmasıyla sarsıldı. Cerrah olayı öğrendiğinde milli maç için Letonya'daydı. Kenti kana bulayan, 27 kişinin öldüğü saldırının ardından İstanbul'a dönmedi ve maçı izledi. Bundan 5 gün sonra, İngiliz Konsolosluğu ve HSBC Bankası'na bombalı saldırı düzenlendi. Bu saldırılarda da 20 kişi hayatını kaybetti. Birinci saldırının ardından ikinciyi önleyememekle eleştirilen Cerrah, eylemi planlayanların yakalanamaması üzerine basını suçladı. Savaş Ay'a verdiği röportajda silah tutukusunu dile getiren Cerrah, "Silah kullanmak insanı rahatlatır, huzur verir, bizim gibilerin stresini alır" dedi; ilkokuldan itibaren çocuklarına kendilerini korumak için silah kullanmayı öğrettiğini anlattı. Türkiye, "orantısız güç" kavramını da toplumsal olayların, özellikle de 1 Mayıs'ların ardından onunla tanıdı. Özellikle, 2008 1 Mayıs'ı hastaneye bomba atılması, ÖDP binasına polis baskını gibi olaylarla ve savaş alanı görüntüleriyle akıllarda kaldı. Sene 2006... Lübnan'a asker gönderilmesini protesto eden bir gruba yönelik linç girişimi yapıldı. Cerrah bu girişimi, "Vatandaşın güzel bir tepkisi" olarak nitelendirdi. Olayın ardından yazar Umur Talu, Cerrah'ı "linç operatörü" ilan etti. 2006'da, bu kez "Barbie" adlı fuhuş operasyonunda gözaltına alınanların deşifre edilmesinin eleştirilmesi üzerine, Cerrah "polisimiz namuslu kişileri afişe etmez" sözleriyle gündeme geldi. Türkiye tarihinin en sarsıcı cinayetlerinden biri olan, Hrant Dink suikastında da o emniyet müdürüydü. Dink cinayetinin işleneceğine dair bilgi aylar öncesinde kendisine ulaşmasına rağmen önlem almamakla suçlandı. Dink cinayetinde "ihmalle ölüme sebebiyet vermek"ten hakkında suç duyurusunda bulunuldu. Ancak Bölge İdare Mahkemesi hakkında soruşturma izni vermedi. Dink cinayeti sırasında yine yurtdışında, Hollanda'da futbol turnuvasındaydı. Son olarak, yine bir cinayetin ardından sarfettiği sözlerle gündeme geldi. Başı kesilerek öldürülen 17 yaşındaki Münevver Karabulut'un katil zanlısı Cem Garipoğlu hala bulunmamışken o acılı aileyi eleştirdi; Ayşe Arman'a verdiği röportajda "kızlarını takip etselermiş" dedi. Cerrah, "Sizin kızınız olsa kaçta eve gelmesini istersiniz?" sorusuna, "Gece geç saatlere kadar arkadaşının evinde kalmasına izin verir misiniz?" ifadesini kullandı. Bostancı'daki terör örgütü operasyonunda ise olayı izleyen bir sivil öldü, bir gazeteci ölümden döndü. Hem de güvenlik şeridinin dışında. Birçok büyük olayın ardından olduğu gibi, kendisinin atama kararı açıklandığı sırada yine yurtdışında, İspanya'daydı. (Cnntürk)

0 Kommentare: