Turk`ten Erdogan`a : `Nerde cozumsuzluk varsa oradasiniz`
DTP Eşbaşkanı Ahmet Türk, Başbakan Tayip Erdoğan'ın 'Ölüm haberleri geldiği için DTP'nin randevusunu kabul etmedim' sözlerine tepki göstererek, 'Bu ölümler olduğu için zaten randevu talebinde bulunduk' dedi.
Başbakanın 'Durdukları noktayı açık ediyorlar' şeklindeki değerlendirmesine 'Biz barışın ve diyalogun olduğu yerdeyiz. Ya siz nerdeniz Sayın Başbakan? Nerede çözümsüzlük varsa sizde oradasınız' şeklinde yanıt verdi. Günlük gazetesinin kapatılmasıyla 'Rüyanız gerçekleşmeyecek' mesajının verilmek istendiğini belirten Türk, 'Bunu engellemeye gücünüz yetmeyecektir' dedi.
DTP Eşbaşkanı Ahmet Türk, partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin yaptığı konuşmasında Girmeli Belediyesi'ne kendi adaylarının yeniden seçilmiş olmasından dolayı seçmenleri kutladı. Daha sonra Kürt sorunun çözüm tartışmalarına dikkat çeken ve böylesi bir dönemde doğru adım atması gereken hükümetten iyi işaretler gelmediğinin altını çizen Türk, başbakanın beklentiler karşısında umursamaz ve atıl bir tutum sergilediğini söyledi.
ERDOĞAN KONUŞTUĞUNDA HERŞEYİ TERS-YÜZ EDİYOR
Başbakanın böylesi önemli bir dönemde yaptığı açıklamaları 'akla ziyan' şeklinde tanımlayan Türk, 'Acaba Başbakan konuşmasa daha iyi mi olacak! Çünkü konuştuğunda her şeyi ters-yüz ediyor' diye konuştu. Yaptıkları 'Operasyonlar dursun' çağrısının Başbakan tarafından 'Devlet silahlarını bıraksın' şeklinde 'çarptırıldığını' ifade eden Türk, 'Bunun mantıklı bir tarafı olabilir mi? Demek ki Sayın Başbakan bizi doğru anlayamamış. Eğer bizimle diyalog kurmayı deneseydi, mesajlarımızı, çağrılarımızı ve önerilerimizi birinci elden daha doğru anlayabilme olanağına da sahip olacaktı. İşte diyalog yokluğunun doğurduğu olumsuz sonuçlardan biri de budur; karşısındakini anlayamamadır' diye konuştu.
KÜRT SORUNU KÜRTLER YARATMADI
Başbakanın bu konudaki söylemlerini, 'gölgeye yumruk atmak' şeklinde tanımlayan Türk, Başbakanın, 'Taraflar olmaz, taraf olur. PKK silahını bırakmalı' sözlerine de tepki göstererek, bunun sorunu tek taraflı gören geleneksel anlayışın devamı olduğunu söyledi. 'Kürt sorununu yaratan Kürtler olmamıştır. Bu sorunu devletin ret ve inkar politikaları üretmiştir' diyen Türk, şunları ifade etti:
'2005'te 'Devlet geçmişte hatalar yapmıştır' diyen siz değil miydiniz Sayın Başbakan? O halde kabul etseniz de etmeseniz de, devlet ve siyasal iktidarlar sorunun bir tarafıdır. Hükümet olarak siz de bu sorunun çok açık bir tarafısınız. Bu gerçeği ters yüz edemezsiniz.' Sorunun tarafları bulunduğunu ve bu tarafların iyi niyet adımları atmasıyla sorunun çözülebileceğini dile getiren Türk, bundan kaçmanın çözüme faydasının olmadığını söyledi.
SİZ HANGİ NOKTADASINIZ?
Başbakanın çağrılarını dikkat almak yerine kendileriyle uğraştığı eleştirisi yapan Türk, Başbakanın DTP'yi kastederek. 'Durdukları noktayı belli ediyorlar' sözlerine de şu cevabı verdi:
'Belki Sayın Başbakan'a hoş gelmeyebilir ama bizim durduğumuz nokta, gayet açık ve nettir. Ve bize göre doğru bir noktadır. Biz barış, diyalog ve uzlaşı noktasında duruyoruz. Çözüm için her türlü fedakârlığı ve sorumluluğu üstlenmeye hazır bir noktadayız. Bütün çaba ve gayretlerimiz, akan bu kanın durması içindir.' Başbakan'a 'Peki siz hangi noktada duruyorsunuz?' sorusunu yönelten Türk, 'Diyalogun olmadığı-uzlaşmanın olmadığı neresi varsa, siz de orada duruyorsunuz. Çözümsüzlük nerede ise siz de o sularda yüzüyorsunuz. Barış adımlarını akamete uğratan her noktada sizin varlığınız göze çarpıyor' diye tepki gösterdi. Başbakanın DTP'nin randevu taleplerini 'Randevu verecektim. Şehit haberi geldiği için vazgeçtim!' demesini de değerlendiren Türk şöyle konuştu:
DİYALOG ÇAĞRIMIZ BAŞBAKAN'A AĞIR GELDİ
'İyi de Sayın Başbakan biz de zaten bu nedenle görüşme talep etmedik mi? Neden anlamamakta ısrar ediyorsunuz? Nezaketen ya da sırf elinizi sıkma adına bir görüşme istemedik ki. Bir kez daha altını çiziyorum; biz yaşanan bu çatışmalı ortamın son bulması ve gençlerimizin ölmemesi için görüşme istedik. Ölümlerin olmadığı, çatışmanın yaşanmadığı bir süreçte görüşmeyi gerektiren bir durum var mıdır? Anlaşılan o ki, diyalog çağrımız Sayın Başbakan'a ağır gelmiştir. DTP'yle görüşmeyi taşıyabilecek irade ve cesarette olmadığını göstermiştir. Başbakan bu tavrıyla durduğu noktayı ilan etmiştir. Bu nokta çözümsüzlükte ısrar noktasıdır.'
HÜKÜMET KAPILARI KAPATTI
Başbakanın durduğu noktayı yeniden gözden geçirmesini öneren Türk, 'İktidar olmanın yarısı sandığa dayalıysa, diğer yarısı da sorunları çözme yeteneği, kararlılığı ve gücüne sahip olmaya bağlıdır' hatırlatmasında bulundu. Çatışmaların en yoğun olduğu 1993'te bile dönemin Cumhurbaşkanı ve Başbakanı'yla görüştüklerine dikkat çeken Türk, o dönemki yöneticilerin kapılarını kapatmadığına vurgu yaptı. O dönem yaptıkları görüşmelerden kimsenin zarar görmediğini aksine yarar sağladığını belirten Türk, geçmişteki bu deneyimi günümüze taşımak istediklerini dile getirdi. Türk hükümetin kapıları kapamasını demokratik kamuoyunun taktirine bıraktığını söyledi.
BAŞBAKAN SUSUYOR BAŞKA GÜÇLER DEVREYE GİRİYOR
Türk hükümetin krizi yönetmediğini bu yüzden iktidarını korumak için teslim bayrağını çektiğini, sustuğunu, militarizme konuştuğunu belirterek, 'Başbakan susuyor, yargı siyasi mesajlar veriyor, başka güçler devreye giriyor' dedi. Başbakan geri çekildiğinde statükocuların devreye girdiğini ve topluma 'Ölümlü bir yaşam' dayattığını toplumu korkuyla, tehditle yönetmeye çalıştığını söyledi. Bu politika sonucunda 40 bin kişinin hayatını kaybettiğine işaret ederek, 'Bir kez daha mı kaybedelim binlerce insanımızı? Bu mudur bu halka reva görülen yaşam? Bu mudur sizin çözüm anlayışınız?' sorularını yöneltti. 'Topluma böyle bir yaşamı dayatmaya kimsenin haddi ve hakkı yoktur, olamaz da!' diyen Türk, 'Eğer bu ülkeyi yönetenler gerçekten bu vatanı sevdiklerini iddia ediyorsa o halde ölme ve öldürmeyi değil yaşama ve yaşatmanın koşullarını oluşturmalıdır' diye konuştu.
BAŞBUĞ'A CEVAP: ARAYIP BULMANIZ GEREKEN BARIŞTIR
Genelkurmay Başkanı Başbuğ'un 'Gider arar, bulur, vururum!' sözlerini de değerlendiren Türk, 'Gidip, arayıp bulmamız gereken barış olmalıdır. Başarmamız gereken barış içinde yaşayabilmektir. Ve barış öyle çok da uzakta değildir. Yakınımızdadır. Gidip bulmak için siyasi irade oluşması yeterlidir. Yeter ki barışa inanalım, inandıralım' dedi. Türkiye Barış Meclisi'nin yaptığı 'Çözüm İçin Diyalog' Konferansı'nı değerlendiren Türk, konferansta diyalog ve uzlaşı önerildiğini belirterek bu sese kulak verilmesi çağrısında bulundu.
GAZETE KAPATMA 'RÜYANIZ GERÇEKLEŞMEYECEK' MESAJIDIR
Türk çözüm bulmak yerine değişik kesimlerin barış çağrılarını manşetlerine taşıyan Günlük gazetesinin iki ay süreyle durdurulmasını kınayarak, kapatma gerekçesinin de trajikomik olduğunu söyledi. 'Bu halkın rüyası gerçekleştirilecek' pankartının kapatma gerekçesi yapılmasıyla, 'Rüyanız gerçekleşmeyecek' mesajının verilmek istendiğini dile getiren Türk, 'Yani toplumun barış umutları kırılmaya çalışılıyor. Ama yanılıyorlar! Bu barış umudunu ne zulümleriniz ne de Ortaçağ'dan kalma sansür uygulamalarınız kırabilir. Kırılan sizin bu nafile çabalarınız olacaktır. Ve bu halkın rüyası gerçekleşecektir. Bunu engellemeye gücünüz yetmeyecektir! Günlük Gazetesi Musa Anter'lerden devraldığı özgür basın geleneğinin onurlu bir takipçisidir. Bu ses, bu çığlık susmayacaktır. Halkımız dün olduğu gibi bu gün de özgür basının sesine sahip çıkacaktır' diye konuştu.
EKONOMİK PAKET SERMAYENİN TALEBİNE GÖRE HAZIRLANDI
ekonomik krizi de değerlendiren Türk, hükümetin çözüm üretemediğini belirterek, bunun nedenin de hükümetin sadece sermayenin çıkarlarını gözetmesinden kaynaklandığını dile getirdi. Hükümetin açıkladığı ekonomik paketin başarılı olmasını dileyen Türk, 'Fakat, paketi biraz incelediğimizde, çok umutlu olamıyoruz. İçeriğine baktığımızda ve önceki teşvik paketlerinin akıbetlerini göz önünde bulundurduğumuzda; yeni paketin krizin etkilerini ortadan kaldıracağına ve en önemlisi de bölgeler arası gelişmişlik farklarını ortadan kaldıracağına, inanabilir miyiz? Buna cevabımız hayırdır' dedi. Paket hazırlanırken, çalışanların emekçilerin sendikaların görüşlerinin alınmamasını eleştiren Türk, sermaye kesimlerinin talepleri doğrultusunda paketin hazırlandığını söyledi.
BARIŞ OLMADAN EKONOMİK PAKETLER SONUÇ VERMEZ
Bölgenin kalkınması için öncelikle inkar politikalarından vazgeçilmesi gerektiğinin altını çizen Türk, 'Olması gereken sosyal ve kültürel hakların içinde olduğu kapsayıcı bir yurttaşlık anlayışı ile sonuç alıcı doğru ekonomik tedbirlerin eş zamanlı geliştirilmesidir. Biri olmadan, diğerinin sonuç vermeyeceği açık bir gerçektir' dedi. Bölgenin kalkınması için şimdiye kadar açıklanan 17 paketin bu yüzden başarılı olmadığını dile getiren Türk, özel sektörün değil, devletin bizzat kendinin bölgeye yatırım yapmasını istedi.
Tarımın durumunu da değerlendiren Türk, TMO'nun 2009 yılı için buğday alım fiyatı için ton başına 500 TL olarak belirlemesinin de yeterli olmadığını bunun sadece mazot parasını bile karşılamadığını söyledi. Bunun çiftçiyle alay etmek olduğunu belirten Türk belirlenen taban fiyatın Gayri Safi Milli Hasıla'dan daha düşük olması gerektiğini söyledi. (ANF)
DTP Eşbaşkanı Ahmet Türk, partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin yaptığı konuşmasında Girmeli Belediyesi'ne kendi adaylarının yeniden seçilmiş olmasından dolayı seçmenleri kutladı. Daha sonra Kürt sorunun çözüm tartışmalarına dikkat çeken ve böylesi bir dönemde doğru adım atması gereken hükümetten iyi işaretler gelmediğinin altını çizen Türk, başbakanın beklentiler karşısında umursamaz ve atıl bir tutum sergilediğini söyledi.
ERDOĞAN KONUŞTUĞUNDA HERŞEYİ TERS-YÜZ EDİYOR
Başbakanın böylesi önemli bir dönemde yaptığı açıklamaları 'akla ziyan' şeklinde tanımlayan Türk, 'Acaba Başbakan konuşmasa daha iyi mi olacak! Çünkü konuştuğunda her şeyi ters-yüz ediyor' diye konuştu. Yaptıkları 'Operasyonlar dursun' çağrısının Başbakan tarafından 'Devlet silahlarını bıraksın' şeklinde 'çarptırıldığını' ifade eden Türk, 'Bunun mantıklı bir tarafı olabilir mi? Demek ki Sayın Başbakan bizi doğru anlayamamış. Eğer bizimle diyalog kurmayı deneseydi, mesajlarımızı, çağrılarımızı ve önerilerimizi birinci elden daha doğru anlayabilme olanağına da sahip olacaktı. İşte diyalog yokluğunun doğurduğu olumsuz sonuçlardan biri de budur; karşısındakini anlayamamadır' diye konuştu.
KÜRT SORUNU KÜRTLER YARATMADI
Başbakanın bu konudaki söylemlerini, 'gölgeye yumruk atmak' şeklinde tanımlayan Türk, Başbakanın, 'Taraflar olmaz, taraf olur. PKK silahını bırakmalı' sözlerine de tepki göstererek, bunun sorunu tek taraflı gören geleneksel anlayışın devamı olduğunu söyledi. 'Kürt sorununu yaratan Kürtler olmamıştır. Bu sorunu devletin ret ve inkar politikaları üretmiştir' diyen Türk, şunları ifade etti:
'2005'te 'Devlet geçmişte hatalar yapmıştır' diyen siz değil miydiniz Sayın Başbakan? O halde kabul etseniz de etmeseniz de, devlet ve siyasal iktidarlar sorunun bir tarafıdır. Hükümet olarak siz de bu sorunun çok açık bir tarafısınız. Bu gerçeği ters yüz edemezsiniz.' Sorunun tarafları bulunduğunu ve bu tarafların iyi niyet adımları atmasıyla sorunun çözülebileceğini dile getiren Türk, bundan kaçmanın çözüme faydasının olmadığını söyledi.
SİZ HANGİ NOKTADASINIZ?
Başbakanın çağrılarını dikkat almak yerine kendileriyle uğraştığı eleştirisi yapan Türk, Başbakanın DTP'yi kastederek. 'Durdukları noktayı belli ediyorlar' sözlerine de şu cevabı verdi:
'Belki Sayın Başbakan'a hoş gelmeyebilir ama bizim durduğumuz nokta, gayet açık ve nettir. Ve bize göre doğru bir noktadır. Biz barış, diyalog ve uzlaşı noktasında duruyoruz. Çözüm için her türlü fedakârlığı ve sorumluluğu üstlenmeye hazır bir noktadayız. Bütün çaba ve gayretlerimiz, akan bu kanın durması içindir.' Başbakan'a 'Peki siz hangi noktada duruyorsunuz?' sorusunu yönelten Türk, 'Diyalogun olmadığı-uzlaşmanın olmadığı neresi varsa, siz de orada duruyorsunuz. Çözümsüzlük nerede ise siz de o sularda yüzüyorsunuz. Barış adımlarını akamete uğratan her noktada sizin varlığınız göze çarpıyor' diye tepki gösterdi. Başbakanın DTP'nin randevu taleplerini 'Randevu verecektim. Şehit haberi geldiği için vazgeçtim!' demesini de değerlendiren Türk şöyle konuştu:
DİYALOG ÇAĞRIMIZ BAŞBAKAN'A AĞIR GELDİ
'İyi de Sayın Başbakan biz de zaten bu nedenle görüşme talep etmedik mi? Neden anlamamakta ısrar ediyorsunuz? Nezaketen ya da sırf elinizi sıkma adına bir görüşme istemedik ki. Bir kez daha altını çiziyorum; biz yaşanan bu çatışmalı ortamın son bulması ve gençlerimizin ölmemesi için görüşme istedik. Ölümlerin olmadığı, çatışmanın yaşanmadığı bir süreçte görüşmeyi gerektiren bir durum var mıdır? Anlaşılan o ki, diyalog çağrımız Sayın Başbakan'a ağır gelmiştir. DTP'yle görüşmeyi taşıyabilecek irade ve cesarette olmadığını göstermiştir. Başbakan bu tavrıyla durduğu noktayı ilan etmiştir. Bu nokta çözümsüzlükte ısrar noktasıdır.'
HÜKÜMET KAPILARI KAPATTI
Başbakanın durduğu noktayı yeniden gözden geçirmesini öneren Türk, 'İktidar olmanın yarısı sandığa dayalıysa, diğer yarısı da sorunları çözme yeteneği, kararlılığı ve gücüne sahip olmaya bağlıdır' hatırlatmasında bulundu. Çatışmaların en yoğun olduğu 1993'te bile dönemin Cumhurbaşkanı ve Başbakanı'yla görüştüklerine dikkat çeken Türk, o dönemki yöneticilerin kapılarını kapatmadığına vurgu yaptı. O dönem yaptıkları görüşmelerden kimsenin zarar görmediğini aksine yarar sağladığını belirten Türk, geçmişteki bu deneyimi günümüze taşımak istediklerini dile getirdi. Türk hükümetin kapıları kapamasını demokratik kamuoyunun taktirine bıraktığını söyledi.
BAŞBAKAN SUSUYOR BAŞKA GÜÇLER DEVREYE GİRİYOR
Türk hükümetin krizi yönetmediğini bu yüzden iktidarını korumak için teslim bayrağını çektiğini, sustuğunu, militarizme konuştuğunu belirterek, 'Başbakan susuyor, yargı siyasi mesajlar veriyor, başka güçler devreye giriyor' dedi. Başbakan geri çekildiğinde statükocuların devreye girdiğini ve topluma 'Ölümlü bir yaşam' dayattığını toplumu korkuyla, tehditle yönetmeye çalıştığını söyledi. Bu politika sonucunda 40 bin kişinin hayatını kaybettiğine işaret ederek, 'Bir kez daha mı kaybedelim binlerce insanımızı? Bu mudur bu halka reva görülen yaşam? Bu mudur sizin çözüm anlayışınız?' sorularını yöneltti. 'Topluma böyle bir yaşamı dayatmaya kimsenin haddi ve hakkı yoktur, olamaz da!' diyen Türk, 'Eğer bu ülkeyi yönetenler gerçekten bu vatanı sevdiklerini iddia ediyorsa o halde ölme ve öldürmeyi değil yaşama ve yaşatmanın koşullarını oluşturmalıdır' diye konuştu.
BAŞBUĞ'A CEVAP: ARAYIP BULMANIZ GEREKEN BARIŞTIR
Genelkurmay Başkanı Başbuğ'un 'Gider arar, bulur, vururum!' sözlerini de değerlendiren Türk, 'Gidip, arayıp bulmamız gereken barış olmalıdır. Başarmamız gereken barış içinde yaşayabilmektir. Ve barış öyle çok da uzakta değildir. Yakınımızdadır. Gidip bulmak için siyasi irade oluşması yeterlidir. Yeter ki barışa inanalım, inandıralım' dedi. Türkiye Barış Meclisi'nin yaptığı 'Çözüm İçin Diyalog' Konferansı'nı değerlendiren Türk, konferansta diyalog ve uzlaşı önerildiğini belirterek bu sese kulak verilmesi çağrısında bulundu.
GAZETE KAPATMA 'RÜYANIZ GERÇEKLEŞMEYECEK' MESAJIDIR
Türk çözüm bulmak yerine değişik kesimlerin barış çağrılarını manşetlerine taşıyan Günlük gazetesinin iki ay süreyle durdurulmasını kınayarak, kapatma gerekçesinin de trajikomik olduğunu söyledi. 'Bu halkın rüyası gerçekleştirilecek' pankartının kapatma gerekçesi yapılmasıyla, 'Rüyanız gerçekleşmeyecek' mesajının verilmek istendiğini dile getiren Türk, 'Yani toplumun barış umutları kırılmaya çalışılıyor. Ama yanılıyorlar! Bu barış umudunu ne zulümleriniz ne de Ortaçağ'dan kalma sansür uygulamalarınız kırabilir. Kırılan sizin bu nafile çabalarınız olacaktır. Ve bu halkın rüyası gerçekleşecektir. Bunu engellemeye gücünüz yetmeyecektir! Günlük Gazetesi Musa Anter'lerden devraldığı özgür basın geleneğinin onurlu bir takipçisidir. Bu ses, bu çığlık susmayacaktır. Halkımız dün olduğu gibi bu gün de özgür basının sesine sahip çıkacaktır' diye konuştu.
EKONOMİK PAKET SERMAYENİN TALEBİNE GÖRE HAZIRLANDI
ekonomik krizi de değerlendiren Türk, hükümetin çözüm üretemediğini belirterek, bunun nedenin de hükümetin sadece sermayenin çıkarlarını gözetmesinden kaynaklandığını dile getirdi. Hükümetin açıkladığı ekonomik paketin başarılı olmasını dileyen Türk, 'Fakat, paketi biraz incelediğimizde, çok umutlu olamıyoruz. İçeriğine baktığımızda ve önceki teşvik paketlerinin akıbetlerini göz önünde bulundurduğumuzda; yeni paketin krizin etkilerini ortadan kaldıracağına ve en önemlisi de bölgeler arası gelişmişlik farklarını ortadan kaldıracağına, inanabilir miyiz? Buna cevabımız hayırdır' dedi. Paket hazırlanırken, çalışanların emekçilerin sendikaların görüşlerinin alınmamasını eleştiren Türk, sermaye kesimlerinin talepleri doğrultusunda paketin hazırlandığını söyledi.
BARIŞ OLMADAN EKONOMİK PAKETLER SONUÇ VERMEZ
Bölgenin kalkınması için öncelikle inkar politikalarından vazgeçilmesi gerektiğinin altını çizen Türk, 'Olması gereken sosyal ve kültürel hakların içinde olduğu kapsayıcı bir yurttaşlık anlayışı ile sonuç alıcı doğru ekonomik tedbirlerin eş zamanlı geliştirilmesidir. Biri olmadan, diğerinin sonuç vermeyeceği açık bir gerçektir' dedi. Bölgenin kalkınması için şimdiye kadar açıklanan 17 paketin bu yüzden başarılı olmadığını dile getiren Türk, özel sektörün değil, devletin bizzat kendinin bölgeye yatırım yapmasını istedi.
Tarımın durumunu da değerlendiren Türk, TMO'nun 2009 yılı için buğday alım fiyatı için ton başına 500 TL olarak belirlemesinin de yeterli olmadığını bunun sadece mazot parasını bile karşılamadığını söyledi. Bunun çiftçiyle alay etmek olduğunu belirten Türk belirlenen taban fiyatın Gayri Safi Milli Hasıla'dan daha düşük olması gerektiğini söyledi. (ANF)