KCK eylemsizlik kararini 1 Eylul`e kadar uzatti

Koma Civaken Kurdistan (KCK) Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan 15 Temmuz’da sona eren eylemsizlik sürecini 1 Eylül’e kadar uzatma kararı aldıklarını açıkladı. Karayılan, hükümeti, orduyu, muhalefeti ve tüm kanaat önderlerini Öcalan’ın sunacağı yol haritasını doğru değerlendirmeye çağırdı.

KCK Yürütme Konseyi Başkanlığı 13 Nisan’dan başlayan ve 15 Temmuz’da sona eren eylemsizlik kararını bir kez daha uzatma kararı aldı. KCK Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan yaptığı ANF’ye yaptığı açıklamada, neden eylemsizlik kararını uzattıklarını ve geçen sürede yaşananları değerlendirdi.

Karayılan konuşmasına 14 Temmuz direnişçilerini anarak başladı. Karayılan, '14 Temmuz tarihsel eyleminin kahramanlarını saygıyla anıyorum. Onların direnişinin demokratik çözüm ve özgürlük harcını yarattığı inancı ve bilinciyle bu büyük eylemi selamlayarak başlamak istiyorum' dedi.

Kürt sorununun çözümü ortadoğu'ya istikrar getirir

Kürt sorununun siyasal çözümümün Ortadoğu’da istikrar ve demokrasinin gelişmesinde önemli rol oynayacağının altını çizen Karayılan, 'Kürt sorununda barışçıl siyasal bir çözüm sürecinin gelişmesi, tüm Ortadoğu’da barış, istikrar ve demokrasinin gelişmesinde önemli bir rol oynayacaktır. Halkımızın yükselen özgürlük mücadelesi ve en son Türkiye’de referandum niteliğinde gerçekleşen 29 Mart yerel seçim sonuçları, Kürt sorununda demokratik çözüm sürecini bütün kapsamlılığıyla gündeme taşımıştır' diye belirtti.

Karayılan, 13 Nisan’da eylemsizlik kararı almalarına ilişkin şunları söyledi: 'Biz Kürdistan özgürlük hareketi olarak halkımızın 29 Mart seçimlerinde ortaya koyduğu iradeyi dikkate alma temelinde, demokratik çözüme şans tanımak için 13 Nisan’dan itibaren başlayan ve günümüze kadar süren bir eylemsizlik sürecini geliştirdik. Buradaki amacımız Kürt sorunun çözümünde siyasal bir süreci geliştirmek ve kalıcı bir barışa ulaşmaktır.'

Şiddet değil siyasal yöntemler zorunluluk haline geldi

Karayılan şöyle devam etti: 'Kürt halkı bölgenin en eski bir halkı olmasına rağmen varlığı inkar edilerek dört parçaya bölünmüş bir halktır. Ancak bu inkar siyaseti halkımız tarafından hiçbir zaman kabul görmemiş, halkımız her fırsat bulduğunda buna karşı direnmiş ve kabul etmediğini ortaya koymuştur. Bu nedenle halkımız katliamlara uğramış ve büyük acılar, trajediler yaşamıştır. Kürdistan halkı ulusal-kültürel varlığı uğruna büyük bedeller ödeyerek bugüne kadar gelebilmiştir.

Kürdistan üzerinde egemen olan devletler Kürt sorunun çözümünde sürekli bir biçimde şiddeti esas almışlardır. İnkar siyasetini şiddet yoluyla Kürt halkına kabul ettirmek isteyen bu politika, halkımızın direnişi karşısında başarılı olamamıştır. 25 yıldan bu yana Kuzey Kürdistan’da sürdürülen direniş mücadelesine karşı Türk devleti uluslar arası ve bölgesel güçlerin desteğiyle sayısız sayıda kapsamlı imha operasyonu yapmış olmasına rağmen herhangi bir başarı elde edememiştir. Direniş mücadelesinin başladığı 15 Ağustos 1984 yılında mücadele içinde bulunan hareketimizin tüm kadro sayısı üç yüz civarındaydı. Ama bugün kırsalda ve siyasal alanda onbinleri aşan bir kadro ve milyonları bulan bir kitle hareketine dönüşmüştür. Bu kesin ve net sonuç Kürt sorununda devletlerin uyguladığı şiddet politikasının sonuç alamayacağını çok açık bir biçimde ortaya koymaktadır. Bu nedenle sorunun çözümünde silah ve şiddet değil demokratik siyasal yöntemlerin esas alınması bir zorunluluk haline gelmiştir.'

Eylemsizlik süreci taktik değil

Eylemsizlik sürecine taktik olarak yaklaşmadıklarını kaydeden Karayılan, 'Netleşen bu sonuçlardan hareketle biz sadece Türkiye’de değil, tüm bölgede Kürt sorunun siyasal yöntemlerle çözme zamanının gelmiş olduğunu düşünüyoruz. Bu nedenle geliştirdiğimiz eylemsizlik süreci bir taktik değil, Kürt sorununda kalıcı çözümü hedefleyen yeni bir dönemin başlatılmasıdır' diye belirtti.

Hareketlerinin barış çabalarına karşılık, devlet cephesinde olumlu bazı açıklamalar olduğu ancak çözümleyici herhangi bir adım atılmadığını vurgulayan Karayılan, yaşanan operasyonlar ve kayıplara dikkat çekti: 'Ancak, Türk devleti barış çabalarımıza karşılık bazı olumlu açıklamalar yapmakla birlikte çözümleyici hiçbir adım atmamıştır. Gerilla güçlerine ve siyasal alana dönük operasyonlar yaparak süreci boşa çıkaran, sabote etmeyi hedefleyen tutumlar sergilemiştir. Gerçekleşen bu operasyonlarda 30’a yakın gerilla şehit düşerken en az bir o kadar askerin de yaşamını yitirmesine yol açıldığı kesindir. Bununla birlikte Kürt halkının 300’e yakın siyasal ve toplumsal alan kadrosu hukuksuz bir biçimde tutuklanarak zindana atılmıştır. Çağımızda insan aklının sınırlarını zorlayan düzeyde Kürt çocuklarına işkenceler yapılmış ve ağır cezalarla yargılayarak topluma gözdağı verilmek istenmiştir.

Akp'nin duruşu süreci belirsizliğe sürüklüyor

Türk devleti bir taraftan siyasal çözüme ilişkin kimi açıklamalarla bir beklenti yaratmakta ve ümit vermeye çalışmaktadır. Ama, diğer taraftan hareketimize karşı yeni bir imha konseptinin geliştirilmesi için çeşitli güçlerle açık ve gizli görüşmeler yapmaktadır. Bu gerçekler ışığında bakıldığında, sorunu barışçıl yöntemlerle çözmeye ilişkin samimi tavırlar fazla görülmemektedir. Daha çok her fırsatta hareketimizin zayıflatılmasına dönük çabaların sergilendiği açık ortadadır. AKP hükümetinin sorumluluk içermeyen bu politik duruşu, süreci müthiş bir belirsizliğe sürüklemektedir. Bu durum, beraberinde ağır sonuçlara yol açabilecek gelişmelere açık bir tablo oluşturmaktadır.'

Yol haritası zeminini olgunlaştırmak için 1 eylül'e kadar eylemsizlik

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın açıklaması beklenen yol haritasına işaret eden Karayılan, yol haritasının zeminini olgunlaştırmak için eylemsizlik sürecini 1 Eylül’e kadar uzattıklarını bildirdi.

Karayılan şöyle konuştu: 'Bütün bunlar karşısında sorunun esas ve öncelikli muhatabı Başkan Apo sürece inisiyatif koyarak Ağustos ayında taraflara ve kamuoyuna demokratik çözümün yol haritasını sunacağını açıklamıştır. Biz hareket olarak Başkan Apo'nun çağrıları temelinde yol haritasının zeminini olgunlaştırmak için eylemsizlik sürecini 1 Eylül tarihine kadar uzatılmasını uygun ve gerekli görmüş bulunmaktayız. Bu süre içinde savunma amaçlı zorunlu çatışma dışında güçlerimiz hiçbir askeri aktivite içinde bulunmayacaklardır.

Başkan Apo Türkiye ve Kürdistan'daki birçok parti kurum ve şahsiyetin görüşlerini alarak demokratik çözümün en makul formülünü ortaya koymak istemektedir. Tüm özgürlük hareketi ve Kürt halkı adına sunulacak olan bu yol haritasını biz çok önemli görüyor ve şimdiden arkasında olacağımızı resmen ilan ediyoruz. Barış ve Demokratik çözüm sürecinin sağlıklı bir biçimde gelişmesi ve yönlendirilmesi için Başkan Apo'nun sürece aktif katılmasının önündeki engellerin kaldırılması ve bu temelde bulunduğu ortamın koşullarının düzeltilmesi de önemli olacaktır.'

Sürecin başarılı olabilmesi için tüm çevreler sorumluluklarına sahip çıkmalı

Karayılan bu sürecin başarılı olması için şu çağrılarda bulundu: 'Kürt tarafının barışçıl çözümün gelişmesi için en ciddi bir hamlesi olarak gelişecek olan bu sürecin başarılı olması açısından, başta Türkiye’deki demokrasi ve barıştan yana olan güçler olmak üzere ilgili tüm çevrelerin sorumluluklarına sahip çıkmaları gerekmektedir. Şimdiye kadar yaşanan örneklerden de görüldüğü gibi, Kürt sorununda barış sürecinin gelişmesi sadece Kürt tarafının çabalarıyla sonuç vermemektedir. Bu sürecin sonuç alabilmesi için tüm demokrasi ve barıştan yana olan çevrelerin etkili bir biçimde devreye girmesi ve Türk devletinin uzattığımız barış elini havada bırakmaması gerekmektedir.'

Mevcut birlik zoraki birliktir

Kürt halkının Türk halkı ile eşit ve özgür biçimde bir arada yaşamak istediğini ancak mevcut birliğin zoraki olduğunu söyleyen Karayılan, bu anayasal güvenceler temelinde özgür ve gönüllü birliğe dönüştürmek istediklerini dile getirdi.

Karayılan şunları söyledi: 'Kürt halkı Türk halkıyla birlikte eşit-özgür bir biçimde bir arada yaşamak istemektedir. Ancak mevcut birlik, zoraki bir birliktir. Silah zoruyla muhafaza edilmeye çalışılan bir birliktir. Biz bunu anayasal güvenceler temelinde eşit-özgür ve gönüllü bir birliğe dönüştürmek istiyoruz. Özgür birlik için bir toplumsal uzlaşma projesine kesin ihtiyaç vardır. Geçmişte yaşanan hataları gideren savaşın yaralarını saran, karşılıklı saygı temelinde kucaklaşan bir toplumsal uzlaşma projesi ekseninde, karşılıklı olarak birbirini affeden, iç barışını sağlayan, özgür birliği pekiştiren bir toplumsal gerçekliğe ulaşmak istiyoruz. Böyle bir çözüm projesinin hayat bulmasında, en çok Türkiye kazanacaktır. Türkiye’nin gerçek yurtseverleri ve demokratları zoraki değil, özgür birlik seçeneğini tercih etmelidirler.'

Silahların tümden susacağı süreç başlamalı

Karayılan, hükümet, ordu ve muhalefet liderlerine şu çağrıyı yaptı: 'Bu temelde Türkiye liderliklerini, başta sayın Cumhurbaşkanı, Genelkurmay Başkanı ve Başbakan olmak üzere, muhalefet liderleri dahil tüm kanaat önderlerini, Başkan Apo’nun sunacağı yol haritasıyla ortaya çıkacak olan tarihi fırsatı doğru değerlendirmeye çağırıyorum. Bunun, ilk adımı olarak askeri ve siyasi operasyonlara son verme ile silahların tümden susturulması ve diyalog sürecinin başlatılması biçiminde gelişebilmelidir. Türkiye halkının çatışma ve zoraki birlikten hiçbir çıkarı yoktur. Ama toplumsal uzlaşma ve sağlam temellere dayanan özgür birlik Türkiye’yi her bakımdan müreffeh kılacaktır. Bu yakıcı gerçeği görerek, tarihin bu önemli aşamasında demokratik çözüm yeteneğinin sergilenmesi ve liderlerin sorumluluklarına doğru sahip çıkması Türkiye’yi ileri bir noktaya taşıyacağı kesindir.'

Demokratik çözüm tüm Kürtlerin yararına

Kürt sorununun demokratik çözümünün tüm Kürtlerin yararına olduğunu ifade eden Karayılan, 'Türkiye’de Kürt sorunun demokratik çözümü tüm Kürtlerin yararınadır. Çünkü Türkiye’de inkar siyasetinin aşılması, tüm bölgede inkar siyasetinin sona ermesine yol açacaktır. Bu açıdan Türkiye’de Kürt sorunun çözümü, bir yerde tüm Kürtler açısından milli bir sorundur. Bu nedenle başta Güney Kürdistan federe hükümet liderleri olmak üzere tüm Kürdistani güçler Türkiye’de Kürt sorunun demokratik çözümü için gereken çabayı ve katkıyı göstererek sorumluluklarına sahip çıkmalıdırlar' şeklinde konuştu.

Karayılan sözlerini şöyle sürdürdü: 'Kürt sorunu aynı zamanda bir uluslar arası sorun haline gelmiş bulunmaktadır. Türkiye’de Kürt sorunun demokratik çözümü bölgede istikrar ve demokrasinin gelişmesine büyük bir katkı sunacaktır. Özellikle bölgede önemli enerji projelerinin planlandığı bu aşamada Kürt sorununda demokratik çözümünün gelişmesi büyük bir önem taşımaktadır. Barış ve demokratik çözüm ancak ve ancak Kürt halkının temsilcilerinin muhatap alınmasıyla gelişebilecek bir durumdur. Kürt halkının büyük bir emek ve çabayla ortaya çıkardığı temsilcilerinin dışlanması, çatışma ve kaosun gelişmesi anlamına gelecektir. Bu çerçeveden hareketle başta ABD ve AB olmak üzere tüm uluslar arası güçler Kürt sorununda şiddet ve çatışma siyasetini desteklememeli, demokratik çözüm siyasetinin gelişmesi için destekleyici olmalıdırlar.'

Hareketimiz her zamankinden daha güçlü

Kürt halkının kararını demokratik özerklik ekseninde yaptığını ve özgürlük hareketinin her zamankinden daha güçlü olduğunu vurgulayan Karayılan şöyle dedi: 'Hareketimiz ve halkımız Özgür Kimlik, Özgür Önderlik ve Demokratik Özerklik ekseninde kararını vermiş, bu doğrultuda her türlü fedakarlığı yapabilecek bir örgütsel irade kazanmıştır. Tüm barışçıl çabalara rağmen şiddet ve imha politikasında ısrar edilmesi durumunda hareketimizin ve halkımızın her zamankinden daha fazla güçlü olduğunu ve her bakımdan kendisini savunabilecek güce sahip bulunduğunu açıkça vurgulamak istiyorum.'

Karayılan, Kürdistan halkına ise şu çağrıda bulundu: 'Yurtsever Kürdistan halkı her alandaki demokratik kurum, kuruluşları Kuzey Kürdistan’da başlatılan barış eylemlerini daha örgütlü ve daha güçlü bir biçimde sürdürerek, savaş rantçılarına karşı sesini yükseltmeli, barış iradesini demokratik eylemleriyle ortaya koymalıdır. Etkili bir savunma ve güç olunmadan onurlu bir barışın sağlanamayacağını iyi bilmelidir. Bu temelde halkımız iradeli, örgütsel duruşu ve eylemleriyle kesin başarı yolunda ilerleyerek toplumsal gücünü ortaya koymasını bilmeli ve bu tarihsel süreci mutlaka kazanmalıdır.'

ANF

0 Kommentare: