Medya DTP’li kadınları tehlikeli görüyor
Aylin Akçay/Duygu Ayber
Ankara Üniversitesi Kadın Çalışmaları Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans Öğrencisi Gülşen Bıçakçı, yazılı basında DTP’li kadın milletvekillerinin nasıl temsil edildiğini araştırdı.Ankara Üniversitesi Kadın Çalışmaları Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans Öğrencisi Gülşen Bıçakçı, yazılı basında DTP’li kadın milletvekillerinin nasıl temsil edildiğini araştırdı. Akademik çalışmalarda ilk kez ele alınan bir konu olan araştırmada Bıçakçı, 2009 yılının ilk üç ayında Hürriyet, Yeni Şafak ve Evrensel gazetelerinde milletvekilleri ile ilgili çıkan haberleri inceledi. Bıçakçı ile araştırması ve ortaya çıkan sonuçlar üzerine görüştük. DTP’li kadın milletvekillerinin temsili ilk kez bir akademik çalışmaya konu ediliyor. Neden DTP’li kadın milletvekilleri? Gerek toplum açısından gerekse medya açısından en büyük “ötekiler” olarak nitelendirebileceğimiz grup Kürtler ve Kürt siyasetçi kadınlar olduğu için özellikle bu kesimin medyada yer alış şeklini incelemek istedim. Ortaya nasıl bir tablo çıktı? Araştırmanın sonunda ortaya feminist eleştirinin medya üzerine yaptığı tespitler ile medya ve ötekilik adına var olan söylemlerin hemen hemen hepsini doğrulayan bir tablo çıktı. Özellikle Hürriyet gazetesinin böyle bir temsil biçimini seçtiği ortaya çıktı. Evrensel gazetesi bu konuda Hürriyet ve Yeni Şafak’tan farklılaşan bir fotoğraf koydu ortaya. Hürriyet gazetesinden başlarsak…Hürriyet gazetesinin çok saldırgan, kadınları ötekileştirmek adına, toplumun nefretini onların üzerine çekmek adına çok büyük çaba sarf ettiği, DTP’li kadın milletvekillerini “tehlikeli” ve “öteki” olarak sunduğu ortaya çıktı. Biliyoruz ki Türkiye’deki hakim siyaset genel olarak belli bir kimliğin dışına çıkan herkesi ötekileştirmekten yana ve bunları olumsuzlamak adına bir çok kurumu da kullanıyor. Bunların arasında tabii ki medya da var. Hürriyet de buna iyi bir örnek. Örneğin Hürriyet Newroz kutlamalarıyla ilgili yaptığı “Çekin ellerinizi” başlıklı haberinde hem resmi kutlamalara hem de DTP’nin de içinde olduğu gruplar tarafından yapılan kutlamalara yer veriyor. Puşili, ellerinde kalaşnikof bulunan bazı çocukların görüntüleri var ve bu görüntülerin altına DTP’li kadın milletvekillerinin fotoğrafları yerleştirilmiş. Bu da, okuyucu nezdinde sanki bu görüntüleri ortaya çıkaran ve bu tablodan birebir sorumlu olanlar bu kadınlarmış algısı yaratıyor. Toplumda yaratılmak istenen “ötekileştirme” tablosuna elinden gelen katkıyı sunmuş oluyor böylece. Hürriyet’in, diğer partilerin kadın milletvekillerini temsili ile DTP’li kadın milletvekillerini temsili arasında bir karşılaştırma yapacak olursak, nasıl bir sonuç çıkıyor? Hürriyet gazetesinin iktidarda oldukları için AKP’li kadınlara daha çok yer verdiği görülüyor. DTP’lileri Öcalan ve terörist eylemlerle bağlantılandırarak, AKP’lileri ise kadın alanında yaptığı çalışmalarla sunmuş. Genel olarak ‘DTP’li kadınların terörizmi destekleyen insanlar’, AKP’li kadınların ise ‘Kadın alanında çalışma yapan siyasetçiler’ söylemi ile haber yaptıkları görülüyor. Çalışmam sırasında kadınların siyasete, ülkenin temel sorunlarına dair yaptıkları herhangi bir çalışmaya haberlerde yer verildiğini görmedim. Daha çok kadın sorunları, bunun içinde de biraz daha medyatik ve popüler olan ‘Kadına yönelik şiddet’ konusunda yaptığı çalışmalarla Nimet Çubukçu’ya yer verilmiş.Yeni Şafak’ın da DTP’li kadın milletvekillerini görmediğini söylüyorsunuz. Bunu biraz açabilir miyiz? Evet, Yeni Şafak bu konuda daha çok rutin haberlere yer vermiş. Yani genel olarak Yeni Şafak, Hürriyet’in yaptığı tarzda haberleri çok ötekileştirerek vermediği gibi, ‘Bunlar Güneydoğulu kadınlar” ve “Güneydoğudaki geçmişten gelen devlet terörizmiyle ilgili çalışmalar yapan kadınlar’ şeklinde bir tarz izlemiş verdiği haberlerde. Ama onun ötesinde bu kadınların ne yaptığıyla ilgilenmemiş. Bunu Ergenekon sürecinin takibiyle ilişkilendirebiliriz. Bu kesim Ergenekon’u çok önemsediği için, bu kadınların Ergenekon’u destekleyecek noktadaki çalışmalarına kısmen yer verdiği söylenebilir. Onun dışında bu kadınları Yeni Şafak da görmemiştir. Evrensel’in diğer iki gazeteden ayrıldığını söylemiştiniz… Evet, Evrensel gazetesi bu konuda bu iki gazeteden de ayrılan bir tavır sergiliyor. DTP’li kadınlara haberlerinde en fazla yer veren gazete Evrensel. Suçlayıcı bir dil yerine daha nesnel ifadeler kullanılmış. Haber metinlerini yan anlamları itibariyle incelediğiniz zaman da, DTP’li kadın milletvekilleri sadece kadın sorunlarıyla ya da sadece Kürt sorunuyla ilgili çalışmalarıyla değil, siyasetin her noktasında yaptıkları çalışmalarla görünür kılınmış. Kadınlar bu anlamda, dar bir alana sıkıştırılmamış, genel olarak mücadele ettikleri her alan Evrensel gazetesinde görünür kılınmış. Örneğin, Emine Ayna’nın Hayat Televizyonu’nda bir açık oturumda Ergenekon’la ilgili yaptığı konuşması ertesi gün büyük bir haber olarak yer almış. Genelde medyada bunlara çok alışkın değilizdir. Bu tarz haberlerde parti liderlerine yer verilirken kadınlar bu alanlarda çok ön plana çıkartılmaz. Evrensel bu konuda daha farklı bir tavır sergileyerek var olan bir ezberi bozmaya çalışmıştır. Hakim medya diye nitelendirdiğiniz sermaye medyasından bir değişim beklemek mümkün mü? ‘80 döneminden medya da nasibine düşeni aldı. Medyanın sahiplik yapısında ciddi bir değişiklik oldu. Holdingleşme dediğimiz şey oldu ve medya artık bazı holdinglerin kâr sağlayan kuruluşları haline geldi. Medyanın ekonomik ve politik yapısındaki bu tarz değişmediği sürece; holdinglerin elinde; kâr amacı güden birer organ ve iktidarla göbekten bağlı oldukları sürece de medyadan sağlıklı bir tutum beklemek mümkün değil. Bu nedenle ötekilere karşı daha tarafsız, saldırgan olmayan bir dil kullanabilecek olan kesimler alternatif medya dediğimiz gruplardır demek yanlış olmayacaktır. ‘Kürtlere karşı tutum ne zaman değişebilir?’ diye sorarsak, belki Kürt sorunundaki çözümle bağlantılı olarak hakim medyadaki tutum değişebilir, siyasi iktidar kimlerse bunların Kürtlere ve Kürt kadınına bakış açısına paralel olarak hakim medyada tutumunu değiştirecektir. Fakat bu, hiçbir zaman hakim medyanın ötekilere karşı tutumunu değiştireceği anlamına gelmiyor. Çünkü iktidarların her zaman “ötekileri” olacaktır. İktidarla bağlantılı olan medyanın da ötekilerden yana bir tavırları olmayacak, hatta onların karşısında yer alacaklardır. (Ankara/EVRENSEL)
Ankara Üniversitesi Kadın Çalışmaları Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans Öğrencisi Gülşen Bıçakçı, yazılı basında DTP’li kadın milletvekillerinin nasıl temsil edildiğini araştırdı.Ankara Üniversitesi Kadın Çalışmaları Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans Öğrencisi Gülşen Bıçakçı, yazılı basında DTP’li kadın milletvekillerinin nasıl temsil edildiğini araştırdı. Akademik çalışmalarda ilk kez ele alınan bir konu olan araştırmada Bıçakçı, 2009 yılının ilk üç ayında Hürriyet, Yeni Şafak ve Evrensel gazetelerinde milletvekilleri ile ilgili çıkan haberleri inceledi. Bıçakçı ile araştırması ve ortaya çıkan sonuçlar üzerine görüştük. DTP’li kadın milletvekillerinin temsili ilk kez bir akademik çalışmaya konu ediliyor. Neden DTP’li kadın milletvekilleri? Gerek toplum açısından gerekse medya açısından en büyük “ötekiler” olarak nitelendirebileceğimiz grup Kürtler ve Kürt siyasetçi kadınlar olduğu için özellikle bu kesimin medyada yer alış şeklini incelemek istedim. Ortaya nasıl bir tablo çıktı? Araştırmanın sonunda ortaya feminist eleştirinin medya üzerine yaptığı tespitler ile medya ve ötekilik adına var olan söylemlerin hemen hemen hepsini doğrulayan bir tablo çıktı. Özellikle Hürriyet gazetesinin böyle bir temsil biçimini seçtiği ortaya çıktı. Evrensel gazetesi bu konuda Hürriyet ve Yeni Şafak’tan farklılaşan bir fotoğraf koydu ortaya. Hürriyet gazetesinden başlarsak…Hürriyet gazetesinin çok saldırgan, kadınları ötekileştirmek adına, toplumun nefretini onların üzerine çekmek adına çok büyük çaba sarf ettiği, DTP’li kadın milletvekillerini “tehlikeli” ve “öteki” olarak sunduğu ortaya çıktı. Biliyoruz ki Türkiye’deki hakim siyaset genel olarak belli bir kimliğin dışına çıkan herkesi ötekileştirmekten yana ve bunları olumsuzlamak adına bir çok kurumu da kullanıyor. Bunların arasında tabii ki medya da var. Hürriyet de buna iyi bir örnek. Örneğin Hürriyet Newroz kutlamalarıyla ilgili yaptığı “Çekin ellerinizi” başlıklı haberinde hem resmi kutlamalara hem de DTP’nin de içinde olduğu gruplar tarafından yapılan kutlamalara yer veriyor. Puşili, ellerinde kalaşnikof bulunan bazı çocukların görüntüleri var ve bu görüntülerin altına DTP’li kadın milletvekillerinin fotoğrafları yerleştirilmiş. Bu da, okuyucu nezdinde sanki bu görüntüleri ortaya çıkaran ve bu tablodan birebir sorumlu olanlar bu kadınlarmış algısı yaratıyor. Toplumda yaratılmak istenen “ötekileştirme” tablosuna elinden gelen katkıyı sunmuş oluyor böylece. Hürriyet’in, diğer partilerin kadın milletvekillerini temsili ile DTP’li kadın milletvekillerini temsili arasında bir karşılaştırma yapacak olursak, nasıl bir sonuç çıkıyor? Hürriyet gazetesinin iktidarda oldukları için AKP’li kadınlara daha çok yer verdiği görülüyor. DTP’lileri Öcalan ve terörist eylemlerle bağlantılandırarak, AKP’lileri ise kadın alanında yaptığı çalışmalarla sunmuş. Genel olarak ‘DTP’li kadınların terörizmi destekleyen insanlar’, AKP’li kadınların ise ‘Kadın alanında çalışma yapan siyasetçiler’ söylemi ile haber yaptıkları görülüyor. Çalışmam sırasında kadınların siyasete, ülkenin temel sorunlarına dair yaptıkları herhangi bir çalışmaya haberlerde yer verildiğini görmedim. Daha çok kadın sorunları, bunun içinde de biraz daha medyatik ve popüler olan ‘Kadına yönelik şiddet’ konusunda yaptığı çalışmalarla Nimet Çubukçu’ya yer verilmiş.Yeni Şafak’ın da DTP’li kadın milletvekillerini görmediğini söylüyorsunuz. Bunu biraz açabilir miyiz? Evet, Yeni Şafak bu konuda daha çok rutin haberlere yer vermiş. Yani genel olarak Yeni Şafak, Hürriyet’in yaptığı tarzda haberleri çok ötekileştirerek vermediği gibi, ‘Bunlar Güneydoğulu kadınlar” ve “Güneydoğudaki geçmişten gelen devlet terörizmiyle ilgili çalışmalar yapan kadınlar’ şeklinde bir tarz izlemiş verdiği haberlerde. Ama onun ötesinde bu kadınların ne yaptığıyla ilgilenmemiş. Bunu Ergenekon sürecinin takibiyle ilişkilendirebiliriz. Bu kesim Ergenekon’u çok önemsediği için, bu kadınların Ergenekon’u destekleyecek noktadaki çalışmalarına kısmen yer verdiği söylenebilir. Onun dışında bu kadınları Yeni Şafak da görmemiştir. Evrensel’in diğer iki gazeteden ayrıldığını söylemiştiniz… Evet, Evrensel gazetesi bu konuda bu iki gazeteden de ayrılan bir tavır sergiliyor. DTP’li kadınlara haberlerinde en fazla yer veren gazete Evrensel. Suçlayıcı bir dil yerine daha nesnel ifadeler kullanılmış. Haber metinlerini yan anlamları itibariyle incelediğiniz zaman da, DTP’li kadın milletvekilleri sadece kadın sorunlarıyla ya da sadece Kürt sorunuyla ilgili çalışmalarıyla değil, siyasetin her noktasında yaptıkları çalışmalarla görünür kılınmış. Kadınlar bu anlamda, dar bir alana sıkıştırılmamış, genel olarak mücadele ettikleri her alan Evrensel gazetesinde görünür kılınmış. Örneğin, Emine Ayna’nın Hayat Televizyonu’nda bir açık oturumda Ergenekon’la ilgili yaptığı konuşması ertesi gün büyük bir haber olarak yer almış. Genelde medyada bunlara çok alışkın değilizdir. Bu tarz haberlerde parti liderlerine yer verilirken kadınlar bu alanlarda çok ön plana çıkartılmaz. Evrensel bu konuda daha farklı bir tavır sergileyerek var olan bir ezberi bozmaya çalışmıştır. Hakim medya diye nitelendirdiğiniz sermaye medyasından bir değişim beklemek mümkün mü? ‘80 döneminden medya da nasibine düşeni aldı. Medyanın sahiplik yapısında ciddi bir değişiklik oldu. Holdingleşme dediğimiz şey oldu ve medya artık bazı holdinglerin kâr sağlayan kuruluşları haline geldi. Medyanın ekonomik ve politik yapısındaki bu tarz değişmediği sürece; holdinglerin elinde; kâr amacı güden birer organ ve iktidarla göbekten bağlı oldukları sürece de medyadan sağlıklı bir tutum beklemek mümkün değil. Bu nedenle ötekilere karşı daha tarafsız, saldırgan olmayan bir dil kullanabilecek olan kesimler alternatif medya dediğimiz gruplardır demek yanlış olmayacaktır. ‘Kürtlere karşı tutum ne zaman değişebilir?’ diye sorarsak, belki Kürt sorunundaki çözümle bağlantılı olarak hakim medyadaki tutum değişebilir, siyasi iktidar kimlerse bunların Kürtlere ve Kürt kadınına bakış açısına paralel olarak hakim medyada tutumunu değiştirecektir. Fakat bu, hiçbir zaman hakim medyanın ötekilere karşı tutumunu değiştireceği anlamına gelmiyor. Çünkü iktidarların her zaman “ötekileri” olacaktır. İktidarla bağlantılı olan medyanın da ötekilerden yana bir tavırları olmayacak, hatta onların karşısında yer alacaklardır. (Ankara/EVRENSEL)