Kürt Sorunu'nu konuşmaktan hapis yatan aydınlar 'açılımı' değerlendiriyor
Kürt meselesinin konuşulmasının dahi tabu olduğu yıllarda bu konuda açıkladıkları görüşleri nedeniyle mahkum olan aydınlar, Hükümet'in Kürt sorununun çözümüne yaklaşımını eksik buluyorlar
Kürt meselesinin konuşulmasının dahi tabu olduğu yıllarda bu konuda açıkladıkları görüşleri nedeniyle mahkum olan aydınlar, Hükümet’in Kürt sorununun çözümüne yaklaşımını eksik buluyorlar ve Hükümet’in sorunu çözeceğine inanmıyorlar. Haluk Gerger Hükümet’in samimiyetinin ‘dış mihrakların’ değil, İmralı’nın önerilerine uygun davranmakla ölçüleceğini ifade ederken, Fikret Başkaya, sorunun yalnızca Türkler’le değil, Kürtler’le de konuşulması gerektiğini kaydetti. İsmail Beşikçi ise başta yargı ve üniversitelerin özeleştiri yapması gerektiğini belirtti. Haluk Gerger, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde öğretim üyesiyken YÖK tarafından görevine son verilmişti. İnsan Hakları Derneği kuoucu üyesi de olan Gerger, Kürt sorununa ilişkin açıklamaları nedeniyle Terörle Mücadele Yasası’nın çeşitli maddelerinden mahkum olmuş ve 1994-95 ile 1998-99 yılları arasında Haymana Kapalı Cezaevi’nde hapis yatmıştı. Hükümet’in Kürt sorununun çözümüne ilişkin yaklaşımını ANKA’ya değerlendiren Haluk Gerger, Türkiye’nin Kürtlerin milli varlığını tanıması gerektiğini, bunu tanımamanın ‘hayatla inatlaşmak’ olduğunu ifade etti. "Türkiye, her açıdan hayatla inatlaştı ve çok büyük bedeller ödedi, Kürtlere büyük bedeller ödetildi ama kendisi de büyük bedeller ödedi" diyen Gerger, "Türkiye’nin kendi sıkışıklığı aşmaya çalıştığını, ancak Kürt sorununu çözmeye çalışmadığını, ana sorunun bu olduğunu" söyledi. Türkiye’nin bu süreçte ekonomisi, siyaseti, ahlakı, askeriyesiyle beraber uluslararası ilişkiler sisteminin de tıkandığını dile getiren Gerger, "Türkiye, Kürtleri inkardan kaynaklanan sıkışıklığına karşı manevralar üretiyor. Onun için de doğrusunu isterseniz karamsarım. İkinci söylemek istediğim şu: Şimdi Türkiye’ye onların sevdiği bir deyimi söyleyeyim: Dış mihraklardan bir çözüm, reform yapma talebi var. Bunu Obama Türkiye’ye geldi ve çok açık bir biçimde hem TBMM’de söyledi, hem de Ahmet Türk’le görüşerek fiili, pratikte de gösterdi" diye konuştu. "SAMİMİYETTE ÖLÇÜT İMRALI" Hükümet’in son açılımlarını ABD’den gelen önerilerin bir biçimde yürürlüğe konması olarak yorumlayan Gerger, şöyle konuştu: "Bence doğrudan bu coğrafyadan kaynaklanan, ayakları bu coğrafyaya basan, yani içerden kaynaklı, otantik, yerel çözüm önerisi de var; o da İmralı’dan geliyor. Bu açık. Şimdi ben Hükümet’in samimiyetine ölçüt olarak bunu koymaktan yanayım. Dış mihrakların önerilerine uygun mu davranacak, yoksa doğrudan bu topraklara ayağı basan, doğrudan sorunun muhatabından kaynaklanan yerel çözüm önerisini mi muhatap alacak? Şimdilik gördüğümüz dış mihrakların önerileri doğrultusunda göstermelik göz boyacılığı yapılıyor. Bunu biraz daha bekleyip göreceğiz." İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın partilerle ve sivil toplum örgütleriyle görüşmelerini "göz boyama" olarak değerlendiren Gerger, "Çünkü sorunun yerel çözümü konusunda herhangi bir şey değil, bu görüşmelere bir itirazım yok ama sorunun ana muhatabıyla görüşmeyip de başkalarının müdahil olduğu bir görüşme süreci anlamlı değil. Eksik buluyorum, yanlış bulmuyorum ama yetersiz buluyorum" görüşünü belitti. Gerger, Başbakan Recep Tayyip Eroğan’ın "AKP Genel Başkanı" sıfatıyla DTP Genel Başkanı Ahmet Türk’le görüşmesinin "olumlu ancak eksik" ifade ederek "AKP Genel Merkezi’nden Kürt sorununun çözümünü kimse beklemiyor. Sorunu Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Hükümeti çözecek. Dolayısıyla Başbakan olarak görüşmediği zaman bana göre bir kıymeti harbiyesi yoktur" diye konuştu.