Tutuklu KESK'liler tahliye edildi


İki gündür devam eden KESK üye ve yöneticilerinin yargılandığı duruşmada, mahkeme heyeti 6 ay aranın ardından bütün tutuklu bulunun 22 sendikacının tahliyesine karar verdi. Duruşmada savunma yapan Av. Engin Cirmen, anadilde eğitim talebinin iddianamede yer almasını çok geri bulduğunu söyleyerek, soruşturma ve iddianamede 15'e yakın yasal sivil toplum örgütünden 'sözde' diye bahsedilmesinin ayrı bir tehlike olduğunu belirtti. Jandarmanın yetki ve görev alanını aştığını ifade eden Av. Cirmen, soruşturmada çok ciddi hukuksuzlukların yaşandığını kaydetti.İzmir 8. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 22'si tutuklu 31 KESK üyesi ve yöneticisi hakkında açılan davanın iki gün süren birinci duruşmanın son bölümünde mahkeme başkanı delilleri okudu. 'KCK-TM-DEK Sosyal alan çalışmaları içerisinde yaptıkları faaliyetlerle PKK üyesi olmak ve onun adına faaliyet yürütmek' iddiasıyla yargılanan KESK'lerin hakkında açılan dava duruşmasında Mahkeme Başkanı delilleri okudu. Mahkeme Başkanı'nın okuduğu deliller arasında gözaltı tutanakları haricinde e-posta ve uçak biletlerinin delil olarak gösterilmesi dikkat çekti.DTP soruşturma dosyası istendiDelillerin okunmasının ardından söz alan iddia makamı, Diyarbakır Savcılığı'nca 14 Nisan'da DTP'ye yönelik açılan soruşturma dosyasının istenmesini talep etti. İddianamede illegal olarak gösterilen Demokratik Eğitim Kurulu'nun (DEK) 16-17-18 Ocak tarihlerinde yaptığı toplantının, sanıklar tarafından Eğitim Sen toplantısı olduğuna yönelik beyanları üzerine savcı, KESK'ten bu tarihlerde toplantı olup olmamasını sorulmasını istedi. 3-5 Ocak tarihlerinde de Eğitim Sen'de toplantı olup olmadığının sendikaya sorulmasını, sanıklardan birinin bilgisayarında bulunan belgelerin bilirkişi tarafından incelenmesini de isteyen savcı, Haydar Deniz, Harun Gündeş, Abdurrahman Daşdemir, Aydın Güngörmez, Hasan Soysal, Yüksek Mutlu ve Şermin Güneş'in tahliye edilmesini talep etti. Diğer tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamını isteyen savcı, mahkemenin tutuklamayı ret etmesi halinde sanıklar hakkında yurtdışı yasağı getirilmesini de talep etti.'Dava 12 Eylül ruhu kokuyor'İddia makamının ardından müdafi avukatlar söz aldı. Duruşmada, yaklaşık 20'ye yakın avukat savunma yaptı. Tüm sanıklar adına konuşan Avukat Ergin Cirmen, 'Bu dava 12 Eylül ruhu kokuyor. Ben bu davadan 12 ve 141. maddenin kokusunu alıyorum. Çok ciddi hukuksuzluklar görüyoruz. Gizli bir örgüt gizli bir toplantısını Diyarbakır'da yapıyor. Diyarbakır gibi 30 yıl OHAL yaşamış bir kentte Emniyetin bundan haberi olmuyor. İzmir İl Jandarma Komutanı görevi olmadığı halde bu toplantıdan haberdar oluyor' dedi. Cirmen, 2004 yılında çıkarılan kanunla jandarmanın yetki alanının, şehir merkezleri olmayacağı yönünde bir madde bulunduğunu, görev ve sorumluluk alanının dışında jandarmanın müdahale etmesine rağmen jandarmanın bu soruşturmayı yürütmesinin başlı başına bir suç olduğunu söyledi. Soruşturma ve iddianamede 15'e yakın yasal sivil toplum örgütünden 'sözde' diye bahsedilmesinin ayrı bir tehlike olduğunu belirten Cirmen, 'Jandarma bu ülkede her şey kendi güdümünde olsun istiyor. İHD gibi bir kurumun, Türkiye Barış Meclisi gibi aydın ve sanatçıların olduğu bir oluşumun faaliyetlerinin suç olarak gösterilmesi ve 'sözde' diye bahsedilmesi bu davanın temelsizliğinin göstergesidir' diye konuştu.'Deliller yasadışı toplanmıştır'İddianamede delil olarak gösterilen telefon dinlemelerine ilişkin de Av. Cirmen, 'Toplanan tüm deliller yasadışıdır. Son günlerde süren tartışma HSYK'nın ve Yargıtay üyelerinin dinlenmesi ve Yargıtay Başkanın bu dinlemelere verdiği 'hukuksuzdur delil teşkil edemez' cevabı bu davada da delillerin yasadışı toplandığını gösteriyor' dedi.'Anadil talebinin iddianamede suç olarak gösterilmesi çok geri'Eğitim Sen'in anadilde eğitim talep ediyoruz demesi için çalışma yürütüldüğüne ilişkin iddiaya yönelik ise Av. Cirmen, 'Bu gün TRT'nin 24 saat yayın yaptığı, anadilin öğretildiği bir dönemde bunun suç olarak görülmesi saçmalıktır. 10 yıl önce olsa olabilir. Bu ülkede çok saçma dönemlerden geçildi, Kürtçe yasaklandı ama gelinen aşamada demokrasiyi daha ileriye taşımak hukukçuların ve toplumun gereğidir. Bunun iddianamede yer almasını çok geri buluyorum' diye konuştu.'Mevcut yasalar, sendika örgütlenme biçimini karşılamıyor'KESK avukatlarından Mehmet Rüştü Tiryaki ise savunmasında 4688 Sayılı Sendikalar Yasası'nın darlığını vurgulayarak, 'Mevcut sendikalar yasası, KESK ve sendikaların örgütlenme biçimini karşılamıyor. Bu yüzden bu güne kadar kendi içinde oluşturdukları tüzüklerle yeni yapılanmalara giderler. İddianamede geçen birim, yürütme, kurul gibi kavramlar sendikal jargonun kavramlarıdır. Bu da yasanın darlığından kaynaklı sendikaların yönetim biçimine kattığı yeni yönetim organlarının isimleridir' diye aktardı. Av. Tiryaki, KESK'in sendikal alanda kullanılan kavram ve yönetim biçimini de geniş bir biçimde anlattı.Avukatlar, Ankara Yargıtay 8. Dairesi'nin 'Telefon dinleme tutanaklarının delil oluşturamayacağı' yönündeki kararı ile 'Jandarmanın kendi görev ve yetki alanının dışında işlem yapamayacağına' dair Yargıtay 9. Dairesi'nin verdiği kararı mahkemeye delil olarak sundu. Duruşmada ayrıca, TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası'ndan teknik dinlemelere ilişkin alınan bilirkişi heyet raporu da mahkemeye sunuldu.Avukatların savunmasının ardından mahkeme heyeti, ara karar vermek için duruşmaya ara verdi.Bütün sanıklar tahliye edildiVerilen aranın ardından Mahkeme Başkanı Güngör Tosunoğlu ara kararı açıkladı. 16- 17-18 Ocak tarihlerinde Eğitim Diyarbakır Şubesi ve Bağlar Belediyesi ve Toplantı Salonu'nda herhangi bir toplantı yapılıp yapılmadığına ilişkin Emniyet'in bilgisinin sorulmasına karar veren mahkeme heyeti, resmi tutanak varsa getirilmesine, sanıklardan Sakine Esen Yılmaz'ın eşiyle yaptığı telefon görüşmelerinin eşinin sanık olmamasından kaynaklı delil evraklarının arasından çıkarılmasına davanın sanıklarından İsmail ve Süheyda Demir'in telefon dinlemelerinin ise delil olarak kalmasına karar verdi. Bir dahaki duruşmada tutuksuz sanıkların ifadesini alınmasına, Eğitim Sen ve KESK Genel Merkezi'nden Ocak ayında yapılan iki ayrı toplantı hakkında bilgi istenmesine de karar veren mahkeme heyeti, vicdani kanaatlerinin sonucu olarak tutuklu sanıkların tahliye edilmesine karar vererek, duruşmayı, 2 Mart 2010 tarihine erteledi.Duruşmayı iki gündür takip eden DTP milletvekilleri, sivil toplum örgütü ve KESK temsilcileri kararı alkışladı.Adliyenin önünde iki gündür arkadaşlarını bekleyen emekçiler ise 'Zafer direnen emekçinin olacak', 'İşte sendika işte KESK', '25 Kasım'da alanlardayız' sloganları attı. İZMİR-DİHA

0 Kommentare: