MARAŞ KATLİAMI







Bundan taa 1978 Aralığının son günlerine gelinirken Maraş'da MHP'li faşist milislerin gerçekleştirdiği Saldırılar sonucunda 111 kişi ölmüş, Alevi nüfusun yüzde 80’i Maraş’ı terk etmişti.yüzlerce kişi yaralanmış ve yüzlerce ev, işyeri yakılmış, yıkılmıştır. Devletin ipini çözdüğü faşistler ve yobazlar, 23-24 Aralık günleri boyunca -resmi rakamlara göre- 111 kişiyi katlettiler. Sayı bu rakamın çok üstündedir.Evler, işyerleri yağmalandı, yakıldı. Alevi halka karşı başvurulan terörün biçimleri, insan olanın, vicdan taşıyanın kanını donduracak türdendi. Hamile kadınlara karşı uygulanan, anne karnındaki ceninlerin bile delik deşik edildiği vahşeti hatırlatmak nasıl bir gözü dönmüşlük içinde olunduğunu anlatmaya yeter. Maraş katliamı davasında mahkemede bir tanığın anlattığı şu sözler de yeter vahşeti göstermeye: "... Daha sonra karşı taraftaki bir gözü görmeyen yaşlı kadın Cennet Çimen'in evine girdiler. 'Gel nene, gel nene' diye dışarı çıkardılar. Cennet Çimen'in gözünü tornavida ile oyarak, silah sıkıp öldürdüler, yakındaki hela çukuruna baş üzeri atıp, at arabasını üzerine devirdiler. Sonra bütün evleri, bizim evi de yaktılar."19 Aralık 1978 günü Maraş'ta faşistlerin propaganda aracı haline gelen Cüneyt Arkın' ın "Güneş Ne Zaman Doğacak" filminin gösterildiği Çiçek Sinemasının, Ökkeş Kenger ve birkaç faşist tarafından bombalanmasıyla olaylar gelişmeye başlamıştır. 20 Aralık günü alevilerin işlettiği demokrat insanların gidip geldiği Akın Kraathanesi faşistlerce bombalanır. Kendi attıkları bombaya "misilleme" olarak 21 Aralık günü iki öğretmeni öldüren faşistler,22 Aralık’ta bir gün önce katledilen iki öğretmenin cenazesine katılan kitleye saldırır. Faşist grup, bölgeden özellikle toplanmış bir araya getirilmiş yüzlerce azılı katilden oluşmaktadır. Bu katil kitle «bir komünist, alevi öldüren cennete gider» vaazlarıyla iyice kışkırtılır. Cenaze için toplanan kitleye, askerin polisin gözetimindeki faşistler saldırırken, diğer yanda kapıları önceden işaretlenmiş dükkanlar yakılmaya başlanır. Bu cenaze töreninde büyük bir katliam gerçekleştirmek planlanmıştır ancak faşistlerin kendi organizasyonlarından kaynaklanan nedenlerle o gün halktan üç insan katledilir. Maraş katliamından sonra göstermelik bir dava açıldı. Elebaşılar beraat ettirilirken, kamuoyunu tatmin etmek için cezalandırılanlar oldu. 12 Eylül cuntasından sonra ise bu defa katliam devrimcilerin üzerine yıkılmaya çalışıldı, davalar açılıp devrimciler yargılandı. Bu vahşeti gerçekleştiren katiller ise şimdi ya milletvekili ya da devletin çeşitli kademelerinde işbaşında.(Sivas katliamının baş sanığı Temel Karamullaoğlu gibi, olayların baş sanığı olan Ökkeş Kenger daha sonra mükafatlandırılarak milletvekili yapıldı.)Geride Maraş’ta bir kapanmaz yara kaldı... Hala kanayan... Kapanmaz bu yara...Çünkü o günden bugüne halkın kanı akmaya, yarası kanamaya devam ediyor. Zulüm, vahşet her boyutuyla sürüyor... Kapanmaz bu yara... Bu zulüm, bu sömürü düzeni son bulmadıkça...Maraş, unutulmadı. Unutulmayacak!

0 Kommentare: