Nereye kadar öldüreceksiniz?

Çocuğuma karşı utanıyorum ; Televizyonda son görüntüleri gördükten sonra ne hissedeceğimi bilemiyorum artık, aslında ne yazacağımı da...Dünyaya çocuklara bayram günü hediye eden ve bununla her türlü uluslar arası platformda övünmekten geri kalmayan Türkiye, bu 23 Nisan Çocuk Bayramı'nda bir çocuğun dereye düşüp ölümüne sebep olurken, bir çocuğun kafasına gaz bombası atarak öldürerek, bir çocuğu da öldüresiye dipçikle döverek korkunç bir sınav verdi...TV'de izlediğim günden bu yana görüntüler hafızamdan gitmiyor... O nasıl bir kindi ki, iri yarı bir adamın lokmacık bir çocuğun kafasına onlarca darbeyi indiren ve o nasıl bir kindir ki, diğer polisin gelip, yerde baygın yatan çocuğa sıradan bir eşyaymış gibi iteklemesi...Benzer görüntülere fazlası ile tanık olduk. Daha geçen yıl yine 23 Nisan arifesinde C.E'nin kolunun nasıl polisler tarafından kırıldığı hafızamdan gitmiyor...Bu çocukların hiç birini tanımıyorum, tanımamda gerekmiyor... Hepsinin annesi gibi görüyorum kendimi, çok mu önemli doğurmak... Kim olursa olsun anaları babaları en az bende sorumluyum onlar kadar... Hepimiz sorumluyuz...Basına yansıyan çocuk katliamlarına ilişkin bir veri var... 1989 yılından bu yana 351 çocuk devlet eliyle katledilmiş... Daha adı konmamış bebeklerde dahil buna... Yıldız olup kayan çocuklarımızın ufak bir verisi... Polis ve Askerlerin öldürdüğü Çocuklar:1989 yılında 2 çocuk.1990 yılında 21 çocuk,1991 yılında 12 Çocuk,1992 yılında 115 çocuk,1994 yılında, 84 çocuk,1995 yılında 7 çocuk,1996 yılında 6 çocuk,1997 yılında 7 çocuk,1998 yılında 8 çocuk,1999 yılında 12 çocuk,2000 yılında 3 çocuk,2004 yılında 1 çocuk,2006 yılında 8 çocuk,2008 yılında 1 çocuk,2009 yılında 2 çocuk...Bu rakamları ürkütücü bulmayan var mı? Görülüyor ki devlet çocukları öldürmekten geri kalmamış... Bu militarist zihniyet değil de nedir?Bir yandan çocukları öldürüyor, bir yandan da tutuklayıp hayatlarını mahvediyor... Bu çocukların yaşadığı, sosyal, psikolojik travmadan bahsetmeyeceğim... Çünkü ölen bir çocuğun buna ihtiyacı yoktur... Şu an tutuklu olanların da aldığı cezalar hesaplandığında ömrü yetmeyecek tedavi olmaya...Bu çocuklar yüreklerinde isyan bize sesleniyorlar 'bizi öldürüyorlar, bize zulüm yapıyorlar' diye... Neden duymak ve görmek istemiyoruz...Çocukların çocukça yaşadığı bir dünyada, Kürt çocuklarına reva görülen kurşun, dipçik, kol kırma, cop...Filistin'deki çocuğa ağlayan Emine Erdoğan, kendi memleketindeki Kürt çocukları için ağlıyor mu? Ya da Hakk�ri'de polisin kafasına dipçikçe vurduğu çocuk için ağladı mı?Filistin'de taş atıp ölen çocuklar için ağlayanlar, Kürt çocuklarını neden görmüyor? Çünkü onların gözyaşları bile sahte...Ya da başbakan Erdoğan'ın Davos'ta 'One minute' demesiyle bu işler olmuyor... Millete 'siz katilsiniz' diyeceğinize önce kendi öldürdüklerinizin hesabını verin...Bizzat Erdoğan'ın kendisi 'Güvenlik güçlerimiz çocuk da olsa, kadın da olsa kim olursa olsun gerekeni yapacaktır' demedi mi? Güvenlik güçleri de çocukları öldürerek gerekeni fazlası ile yaptı.Türkiye Devleti, dünyada benzeri olmayan ağır maddelerle yasaları donatarak, küçücük çocuklara, yetişkinler için bile saçma sapan olan cezalar vererek zindanlarda çürütmektedir...BM Çocuk hakları Bildirgesine imza atan Türkiye aleni suç işliyor...Çocuk Hakları Bildirgesi'nin 1, 2, 8 ve 10. İlkelerine bakalım bunların hangisi Kürt çocukları için uygulanıyor. 1. İlke: Tüm dünya çocukları bu bildirgedeki haklardan din, dil, ırk, renk, cinsiyet, milliyet, mülkiyet, siyasi, sosyal sınıf ayırımı yapılmaksızın yararlanmalıdır.2. İlke: Çocuklar özel olarak korunmalı, yasa ve gerekli kurumların yardımı ile fiziksel zihinsel, ahlaki, ruhsal ve toplumsal olarak sağlıklı normal koşullar altında özgür ve onurunun zedelenmeyecek şekilde yetişmesi sağlanmalıdır. Bu amaçla çıkarılacak yasalarda çocuğun en yüksek çıkarları gözetilmelidir.8. İlke: Çocuk her koşulda koruma ve kurtarma olanaklarından ilk yararlananlar arasında olmalıdır.10. İlke: Çocuk ırk, din ya da başka bir ayrımcılığı teşvik eden uygulamalardan korunacaktır. Anlayış, hoşgörü, insanlar arası dostluk, barış ve evrensel kardeşlik ortamında enerji ve yeteneklerini diğer insanların hizmetine sunulması gerektiği bilinciyle yetiştirilmelidir.Kürt çocukları ise, kurtarma olanaklarından ilk yaralananlar arasında olacağına, ilk ölüme terk edilenler arasında oluyor...Şair, Adnan Yücel'in dediği gibi,Deniz yok olursa diyor bir çocuk,Balık kaybolursaNe derim benden sonraki çocuklaraGelin bu çocuklara hep beraber sahip çıkalım, onlara reva görülen bu katliama karşı gelelim... Esra Çiftçi

0 Kommentare: