Şimdi Sıra Genel Grevde!


Türk-İş'in, "Ekmek, Barış ve Özgürlük için Demokrasi ve Haklar Mitingi" için işçi ve emekçiler adeta Ankara'ya, Sıhhiye Meydanı'na aktı. Yüzbini bulan kitle alana sığmazken, sağanak yağmur bile katılıma engel olamadı.
* TEKEL işçileri Ankara'daki direnişlerinin 34, Ankara'da sokakta gecelemelerinin 3. gününde Türk-İş önünden Sıhhiye Meydanı'na sel gibi aktı. İşçiler ilk geldikleri gün gibi kararlı, "Genel grev genel direniş" istediler.
* Türk-İş'in mitingi olmasına karşın Türk-İş'e bağlı sendikaların yanı sıra DİSK, KESK, Kamu-Sen, BASK, TMMOB, TTB, EMEP, ÖDP, TKP ve diğer emek ve demokrasi güçlerinin büyük desteği oldu.
*Kürsüden konuşan TEKEL, İtfaiye ve şeker işçileri, atılan gaz bombalarının, sıkılan tazyikli suyun, copların kendilerini yıldıramadığını ve yıldıramayacağını ifade edip, haklarını almakta kararlılıklarını dile getirdiler. TEKEL işçileri mitingin sonunda Türk-İş’i “genel grev” kararı almaya çağırdı; tepkili işçiler kürsüye çıkarak, “Türk-İş göreve, genel greve” sloganıyla artık sıranın genel greve geldiğini ifade ettiler.
Türk-İş-İş’in, Ekmek, Barış ve Özgürlük için Demokrasi ve Haklar Mitingi için Ankara, Sıhhiye Meydanı'na akan işçi ve emekçiler tek bir yumruk olup, AKP Hükümeti’ni uyardı. İşçi ve emekçiler Türk-İş’e de hep bir ağızdan “genel grev” çağrısı yaptılar. TEKEL işçileri ise mitingin sonunda kürsüyü işgal ederek, “artık sıranın genel greve geldiğini” yüksek sesle dile getirdiler.
TEKEL İŞÇİLERİ AYRI YÜRÜDÜ
Yağmurluklarını giyip, döviz ve pankartlarını açarak yürüyüşe geçen TEKEL işçileri sokaklara sığmadı. Önde kadın, yanlarda ve arkada erkek TEKEL işçileri, hep bir ağızdan alkış, ıslık ve sloganlarla Mithatpaşa Caddesi yönünden Sıhhiye Meydanı’na girdiler. En önde, TEKEL işçisinin direninişinin 34. gününde olduğunu gösteren pankart ile yürüyen işçiler, kendilerini ‘500 kişi’ diye nitelendiren Başbakan Erdoğan’a, “Tayyip Tayyip Baksana, Kaç kişiyiz saysana” sloganı ile yanıt verdiler.
TEKEL işçileri alana daha önce gelen Türk Metal ve diğer sendikalardan işçilerin, “Yaşasın sınıf dayanışması” sloganı ile karşılandılar.
GARDAN YÜRÜDÜLER
Ankara dışından gelenler ise erken saatlerde Ankara Tren Garı'nda toplandılar. Yoğunluk nedeniyle yürüyüş bir saat erken başladı. İstanbul Belediyesi’nin işten attığı İtfaiye işçileri ve Esenyurt Belediyesi’nden atılan işçiler, “enerjiyi özelleştirtmeyeceğiz” diyen enerji işçileri, Türk-İş’e bağlı sendikalara üye işçilere; KESK Ankara Şubeler Platformu, DİSK’e bağlı Genel-İş, Sosyal-İş, Dev Sağlık-İş pankartlarıyla katıldı.
En önde Türk-İş ve bağlı sendikaların genel başkanları, KESK Genel Sekreteri Emirali Şimşek, EMEP Genel Başkanı Levent Tüzel ve Genel Başkan Yardımcısı Sabri Topçu kolkola yürüdüler. İtfaiye işçileri önde yürümek istedi, ancak izin verilmemesi işçilerin tepkisine yol açtı. EMEP, ÖDP, TKP, Halkevleri ile diğer parti ve gruplar da Gar’dan kortej halinde miting alanına yürüdüler. Mitingde, AKP, Hak-İş ve Memur-Sen dışında tüm parti ve gruplar, sendikalar, emek ve meslek örgütleri vardı.
Onur Akın’ın türküleri ile başlayan mitingde ilk sözü Türk-İş Genel Teşkilatlandırma Sekreteri Pevrul Kavlak konuştu. Kavlak, “Türk-İş alanda, Türk-İş meydanlarda” dedi.
KUMLU'NİN SÖZLERİ SLOGANLARLA KESİLDİ
Türk-İş Genel Başkanı Mustafa Kumlu’nun adının anons edilmesiyle alandan “Türk-İş göreve, genel greve” sloganları yükseldi. Sloganlar eşliğinde konuşan Kumlu, TEKEL ve itfaiye işçilerine kararlı mücadeleleri için teşekkür etti. Kumlu, “Emeğin en yüce değer olduğunu unutanlar, ara sıra bizim de ne olduğumuzu unutuyor. İşte o zaman böyle meydanlara çıkıp, işte böyle hep birlikte ayağa kalkıp ne olduğumuzu hatırlatıyoruz” dedi.
“Diyelim, olmadı daha ne yapıyoruz” diye sözlerine devam eden Kumlu’nun sözlerini işçiler “Genel grev, genel direniş” sloganlarıyla kestiler. Kumlu’nun sözlerine “Seçim zamanı sandık önümüze konduğunda kırmızı kart gösteriyoruz” diye devam etmesi tepki topladı.
Kumlu, “Eylemlerimizden rahatsız olanlar sorunlarımıza çözüm üretsin. Herkes bilsin ki, Türk-İş her zaman gürlemez ama, gürlediğinde yağar ve kuru gürültüye pabuç bırakmaz” dedi.
IMF ile anlaşma yapılmasını eleştiren Kumlu, Başbakan’a “Yerden göğe herşeyin satıldığı yetmedi mi?” diye seslendi. Kumlu hükümeti, TEKEL ve itfaiye işlerinin taleplerine cevap vermeye, işsizliği önlemeye, kiralık işçilik düzenlemisinden vazgeçmeye, kıdem tazminatı ve işsizlik fonuna dokunmamaya, asgari ücreti yükseltmeye ve örgütlenmenin önündeki engelleri kaldırmaya çağırdı.
İŞÇİLER KÜRSÜYÜ İŞGAL ETTİ
Ancak Kumlu’nun işçilerin beklediği “Genel grev” uyarısında bulunmaması öfkeyi arttırdı. Kumlu kürsüden indikten sonra, Alişan konseri yapılacağının anons edilmesi üzerine işçiler “Genel grev, genel direniş” sloganlarıyla kürsüyü işgal ettiler. “Kürsü çökecek” anonsları da TEKEL işçilerini engelleyemedi. Harb-İş Genel Başkanı Ahmet Kalfa'nın işçileri sakinleştirme çabaları da, “Genel grev” talebini Türk-İş Başkanlar Kurulu’na ileteceği sözünü vermesi de işçileri sakinleştiremedi. Bu arada iki işçi fenalık geçirdi. Ancak yaşanan izdiham nedeniyle işçilerin ambulansa ulaştırılmaları gecikti.
İşçiler uzun süre “Kumlu buraya” diye, Türk-İş Genel Başkanı’nı kürsüden grev sözü vermeye çağırdılar. İşçiler daha sonra kürsüyü Tek Gıda-İş yöneticileri ve şube başkanlarına bıraktılar. Tek Gıda-İş Genel Sekreteri Mecit Amaç, “Buraya kimseye güvenerek gelmedik. Bu nedenle şimdi Türk-İş önünde bekleyişimize devam edeceğiz” diye seslendi. İşçiler bunun üzerine alanı terkederek Türk-İş önüne döndüler. Burada da işçilerin Türk-İş yönetimi ve Genel Başkan Mustafa Kumlu’ya tepkileri sürdü. Türk-İş binasına gelen Mustafa Türkel’i TEKEL işçileri “Türkel başkan” sloganı ile karşıladılar.
BİZİ DURDURAMADILAR
TEKEL işçileri adına kürsüye gelen Hatice Konak, 34 günlük mücadelelerine ve üzerlerine atılan gaz bombaları, tazyikli sulu ve coplu saldırıya değinerek, “Bizi durduramadılar, yıldıramadılar, yıldıramazlar da” dedi. “12 bindik şimdi yüzbinler olduk” diyen Konak şöyle devam etti: “Bizi çok kızdırdılar, çok öfkeliyiz. Yalan söylediler. 15 yıldır özelleştirmeye direndik, Tekel vatandır, vatan satılmaz dedik, sattılar. Utanmadan bizi suçladılar. Neymiş, yetim hakkı yiyormuşuz, oturduğumuz yerden para kazanıyormuşuz. Yuh olsun size yuh. Boş oturmadık, siz satıp talan ederken, biz TEKEL'i vergi şampiyonu yaptık. Siz kendi çocuklarınıza gemicikler alırken, yandaşlarınıza ihaleler verirken biz alnımızın teriyle, helalinden kazandık, helalinden.”
Konak, AKP Hükümeti’ne “siz sadece sattınız, milyonlarca işsiz yaratan sizler ve kahrolası düzeniniz” diye seslendi. Bu sözler “AKP 4/C’yi al başına çal” sloganı ile karşılandı.
Konak, “Size boyun eğmeyeceğiz, yağmak yok” derken, yılmayacaklarını, haklarını alıncaya kadar mücadelede kararlı olduklarını ifade etti. Konak’ın sözleri, “Biz çocuklarımıza onurlu bir gelecek bırakacağız, ya siz” sloganı ile karşılandı.
İTFAİYE İŞÇİLERİ DE YILMAYACAK
İstanbul’da direnen itfaiye işçileri adına konuşan Vedat Kaya, TEKEL işçilerinin mücadelesini selamladı. Sel, deprem, doğal felakette ilk akla gelen olduklarını belirten Kaya, onlarca şehit ve gazi verdikleri halde yılmadan yardıma koştuklarını söyledi. Tek dertlerinin insan gibi çalışıp, insanca yaşamak olduğunu belirten Kaya, Başbakan Erdoğan’ın Türk-İş’in kongresindeki “örgütlenin, sendikalaşın” sözleri doğrultusunda sendikalaşmalarının kurbanı olduklarını söyledi. Yapılanları, “Hitler’in Yahudilere uyguladığı zulme” benzeten Kaya, sendika istekleri karşısında, “Seandika istiyorsanız Hak-İş var, ona üye olun” dediklerini söyledi. Kaya, “ses çıkaran, mücadele edenlere utanmazca, ahlaksızca, ‘6 milyon işsiz var’ denildiğini” belirterek, kölelik düzenini istemediklerini ifade etti.
'9 BİN ŞEKER İŞÇİSİ İŞSİZ KALACAK'
Şeker işçisi Sema Akyol da, şeker fabrikalarının özelleştirilmesine izin vermeyeceklerini söyledi. Şeker fabrikalarının özelleştirilmesinin hem sanaYiye, hem de tarıma darbe vuracağını belirten Akyol, 9 bin kişiyi işsiz bırakacak özelleştirmenin çiftçilerle birlikte 6 milyona yakın kişiyi etkileyeceğine dikkat çekti. Akyol, şeker işçilerinin özelleştirmeye karşı verdiği mücadeleyi inatla sürdüreceğini ifade etti.
Yaşasın sınıf dayanışması
Fatih Polat
Ankara’da dün gerçekleştirilen mitinge İstanbul’dan 13 otobüs ile hareket eden Yol-İş 1 No’lu Şube’ye üye karayolu işçileriyle birlikte geldik. Karayollarında çalışan işçiler arasında orta yaş ve üstünün çoğunlukta olduğunu söyleyebiliriz. Bulunduğumuz otobüste, aralarında 30 yıldır karayollarında çalışanların da olduğu işçiler var. Hükümet deviren büyük işçi mitinglerine katılmış deneyimli bir kuşak bu.
İstanbul’dan çıkarken Çamlıca gişelerinde otobüsümüz polis tarafından durdurularak kimlik kontrolü yapılıyor. İstanbul’dan diğer illere yolcu taşıyan onlarca otobüsün geçtiği bu güzergahta kimlik kontrolünün mitinge giden işçi otobüsüne denk gelmesi işçiler tarafından bir ‘tesadüf’ sayılmıyor. Ancak bu tür durumların daha abeslerini yaşamış olan işçiler, aralarındaki konuşmalarda tepki gösterdikleri bu uygulamanın çok da üstünde durmuyorlar.
Kısa bir süre sonra mitingin sıcaklığına bir ucundan giriliyor. Bir işyeri temsilcisi otobüsteki işçilere sesleniyor: “Arkadaşlar, miting boyunca bana bağlı hareket edeceksiniz. Endişe edecek bir durum yok. Ankara’ya girdiğimizde ajitasyonlu sloganlarımızla, sıcak ve coşkulu bir biçimde TEKEL işçisi arkadaşlarımıza destek vereceğiz.” TEKEL işçilerine AKP Hükümeti tarafından dayatılan 4-c uygulaması hakkında da bilgi veren işyeri temsilcisi, bu mitingle hükümete güçlü bir mesaj vermenin önemine vurgu yapıyor. Bu arada, gazetemizin karikatüristi Sefer Selvi’nin 4-c uygulamasını ‘C 4’e benzeten karikatürünün de, işçilerin beğenisiyle karşılandığını, aralarında bu konuda yapılan esprilerden anlıyoruz. İşçiler konuşma bittikten sonra, ‘Yaşasın sınıf dayanışması’, ‘Ölmek var, dönmek yok’, ‘TEKEL işçisi yalnız değildir’ sloganları atıyorlar.
Ve türküler başlıyor. Özellikle otobüsün arka tarafındaki ‘örgütçü’ işçiler söyledikleri türküler ve attıkları sloganlarla otobüsle bulunan işçileri havaya sokuyorlar. Hrant Dink’in çok sevdiği bilinen ‘Sarı gelin’ de söylenen türküler arasında. Mola verildiğinde, farklı bölgelerden gelen ve böylesi miting zamanlarında birbirini gören işçiler hasret gideriyorlar.
Ankara’ya geldiğimizde hava durumuna karşı bir tedbir olarak işçilere yağmurluk dağıtılıyor.
Araçlardan iner inmez, üzerinde sloganlar yazılı önlükler giyiliyor ve pankartlar çıkarılarak kortej oluşturulmaya başlanıyor.
Türk-İş’e bağlı sendikalar arasında Tes-İş ile Yol-İş yoğun katılımlarıyla dikkati çekiyor. Belediye-İş de zayıf değil.
Ankara tren garının önünde toplanan işçiler arasında en dikkati çeken özelliklerden birisi yaygınlık. Erzurum, Sivas, Samsun, Diyarbakır, Trakya, İstanbul, Aydın gibi farklı bölgelere ait illerin adının yazılı olduğu sendika şubelerinin pankartlarıyla kortej oluşturan işçilere rastlıyoruz.
Türk-İş’in ses aracının üzerinden, Türk-İş’in 500 otobüsle Ankara’ya geldiğinin duyurusu yapılıyor. Türk-İş 1. Bölge Temsilcisi Faruk Büyükkucak’a katılım hakkındaki görüşünü soruyoruz, “Biz Türk-İş olarak sadece İstanbul’dan 180 otobüs geldik. Mitinge DİSK ve KESK ile sivil toplum örgütleri de destek veriyor. Bu eylem sendikaları aşıp halka mal olmuştur” diyor. Miting alanına yürürken bir işçi ile sohbet ediyoruz. Türk Harb-İş Kayseri Şubesi’ne üye olan Nizamettin Gökduman, “Bugüne kadar böyle mitingler sonucunda hükümetler değişti. Bu mitingin de böyle bir sonucu olabilir” değerlendirmesi yapıyor. İşyeri temsilciliği görevi de yapmış deneyimli bir işçi olan Yol-İş İstanbul 1 No’lu Şube üyesi Hamdi Gökdeniz de, işçilerin katılımı ve hükümete karşı ortaya koyduğu tepkiye dikkat çekerken, bundan sonrasının önemli olduğuna da özel bir vurgu yapıyor. Konfederasyon yönetimlerinin bu mitingi, Ankara mitinglerinin tipik bir gerçeği olan ‘deşarj olma’, ‘hava boşaltma’ya dönüştürmemesi için arkasının bir genel eylemle getirilmesi gerektiğine dikkati çekiyor Gökdeniz.
Sıhhiye’deki miting alanında Türk-İş Başkanı Kumlu konuşurken, işçilerin yoğun olarak “Genel grev, genel direniş” sloganı atmış olması da işçilerin, konfederasyonlarından kendi kararlılıklarına uygun bir kararlılık beklediklerinin açık bir göstergesiydi.On binlerce işçinin katıldığı ve bunun yanında siyasi parti ve gruplarca da katılarak destek verilen miting hükümete karşı önemli bir mesaj veriyor.
Ve işçilerin, üç saat denildiği halde bazı yerlerde bir saat iş bırakılmasından tutun da, bazı şubeler de mitinge katılım için işçilerin bilgilendirilmediğine kadar, bu süreci ciddi biçimde takibe aldığını da söyleyebiliriz.
AKP Hükümeti nasıl ki, TEKEL işçilerinin, bir sınıf dayanışmasıyla desteklenen eylemleri karşısında taviz verirse, bundan sonraki ekonomik politikalarını hayata geçirmekte zorlanacağını düşünüyor ve kendi sermaye yanlısı programının arkasında sımsıkı duruyorsa, işçiler de TEKEL işçilerinin eyleminin zaferle değil de, yenilgiyle sonuçlanması halinde, bunun kendilerine karşı saldırıları cesaretlendireceğinin farkındalar.
İşçiler, Ankara’dan başarılı bir sınıf dayanışması örneği göstermiş olmanın coşkusu ve özgüveni ile ayrılıyorlar.

0 Kommentare: