Ahmet Turk : Turkiye`deki Filistin gercegi ile yuzlesin!

Türk, Kürt çocuklarına uygulanan şiddeti de hatırlatarak Başbakan Erdoğan'a seslendi ve 'Özür dileyin. Türkiye'deki Filistin gerçeğiyle yüzleşin' dedi.

DTP Eşbaşkanı Ahmet Türk, AKP Hükümeti'nin eliyle partilerine yönelik topyekün bir saldırı konsepti oluşturulduğunu belirterek, Türkiye milletvekili düzenlemesinin DTP'nin önünü kesmeye yönelik bir tuzak olduğunu söyledi. Türk, Kürt çocuklarına uygulanan şiddeti de hatırlatarak Başbakan Erdoğan'a seslendi ve 'Özür dileyin. Türkiye'deki Filistin gerçeğiyle yüzleşin' dedi. Kürt sorun çözümü için Başbakan'a 'gelin oturup konuşalım' çağrısı yapan Türk, bu taleplerin bugün resmi olarak Başbakan'a ileteceklerini söyledi.

Partisinin haftalık olağan grup toplantısında konuşan DTP Eşbaşkanı Ahmet Türk, partisine yönelik yapılan operasyonları ve güncel gelişmeleri değerlendirdi. Türk, Türkiye demokrasinin tarihi bir sınavla yüz yüze olduğunu bu sınavda, 'Adil ve demokratik bir düzende kapsayıcı bir yurttaşlık mı? tek-tipçi ve otoriter düzene devam etmek mi?' sorusuna cevap verilmesi gerektiğini söyledi. Türk, dayanışma amacıyla grup toplantılarına katılan Barış Meclisi üyeleri ve aydınlara da teşekkür etti. Partilerine yönelik yapılan operasyonlarda, 300 civarında parti üyelerinin gözaltına alındığını, 100'ün üstünde kişinin tutuklandığını hatırlatan Türk, 'Hiçbir hukuki dayanağı olmayan, hiçbir akıl-izan ölçüsüyle açıklanamayan bu operasyon furyasının nedenleri gün gibi açıktır. Günlerden beri, kamuoyu ile paylaştığımız gibi, bu operasyon siyasi bir operasyondur ve dört temel nedeni vardır' diyerek operasyon nedenlerini, 'DTP'nin seçim başarısı, PKK'nin eylemsizlik kararı, Kürtlerin barış arayışları ve DTP'nin demokrasi güçleriyle yürüttüğü Çatı Partisi Girişimi'nin hazmedilmemesi' olarak değerlendirdi.

'Sorunun barışçıl yönlerle çözülmesi engeleniyor'

PKK'nin seçimlerden sonra, 'Kürt halkı seçimlerde DTP'yi destekledi. Biz, bu desteği önemsiyoruz. Barışçı çözümün önünü açmak için silahları 1 Hazirana kadar susturacağız' dediğini hatırlatan Türk, ancak bazı güçlerin, 'Kürt sorunu demokrasiyle çözülürse, Türkiye demokratikleşecek, AB üyeliği hızlanacak ve güç kaybedeceğiz' diye düşündükleri için sorunun barışçıl yollarla çözülmesini engellemek amacıyla devreye girdiklerini söyledi.

Türkiye'ye barışın egemen olması ihtimalinin DTP'ye yapılan operasyonun 3'üncü nedeni olduğunu söyleyen Türk, 'Kürtler; Türkiye, İran, Suriye ve Irak olmak üzere Ortadoğu'da dört parçada yaşıyorlar. Dört parçanın Kürt siyasetçileri, bu coğrafyada barış sürecini başlatma ve Kürtlerin demokrasi taleplerinin ne olduğu konusunda ortak bir karara varma konusunda arayış içindeler. Türkiye kurumsal statükosu bundan rahatsız oldu. Bütün bu barışçı gelişmelerin önünü kesmek için DTP'nin üstüne gidiliyor ve saldırı dalgası bu nedenle sürdürülüyor' dedi. Ayrıca DTP'nin Türkiye'deki demokrasi güçleriyle birlikte yürüttüğü ortak mücadele ve bunun için yürütülen Çatı Partisi girişimlerinin operasyonun bir değer nedeni olduğunu ifade eden Türk, 'Oldukça önemsediğimiz bu projenin hedefi, Türkiye siyaseti için olmazsa olmaz kabilinde gördüğümüz sol, sosyalist ve sosyal demokrat kesimlerin bir araya gelmesiyle Türkiye halkına yeni bir siyasi alternatifin sunulmasıdır' şeklinde konuştu.

'29 Mart seçim sonuçları önemli bir fırsattır'

DTP'nin 22 Temmuz 29 Mart seçimlerinde elde ettiği sonuçların Türkiye demokrasisinin-birliği ve bütünlüğünün gelişmesi için, önemli fırsatlar sunduğunu ancak bunun DTP'ye yönelik uygulamalarla engellendiğini söyledi. DTP'nin parlamentoda grubu bulunan, dördüncü büyük parti olduğunu hatırlatan Türk, DTP'nin 'Türkiye'nin en temel sorunu olan' Kürt sorunun çözümü için olağanüstü bir fedakârlık sergilediğini ve demokrasi için siyaset yaptığını ifade etti. DTP'nin çalışmalarını kendi imkanlarıyla sürdürdüğünü ve Hazine'den hiçbir yardım alamadığını ifade eden Türk, 'Cumhuriyet tarihinden buyana grubu bulunup da Hazine yardımı alamayan tek parti DTP'dir' dedi.

'Bizde Deniz Feneri yok, şeffaflık ve temiz siyaset var'

Başbakan'ın 'DTP belediyeleri, kendi bütçelerini hizmet için kullanmıyor da bilmem paraları nereye gidiyor?' sözlerine tepki gösteren Türk, DTP'li belediyelerin ayda iki kez A'dan Z'ye müfettişler tarafından kontrol edildiğini belirterek, 'Benim belediyelerim, harcamalarıyla, yönetimiyle, hizmetiyle en şeffaf belediyeler, DTP'li belediyelerdir. Deniz Feneri bizde yok Sayın Başbakan! Yolsuzluğu bizde bulamazsınız! Bizde temiz ve şeffaf yönetimi görürsünüz. Zaten hedef alınmamızın bir nedeni de budur' dedi.

'Yaptığınız harcamalar Hazine'den aldığınız yardımı aşıyor'

Türk, DTP'nin yüzde 80 oy aldığı illere parti bayrağı asmak için kaynak bulamadığını hatırlatarak şunları söyledi: 'Siz ve denginiz partiler ise seçimlerde sadece İstanbul'da reklam gideri olarak 600 milyon TL para harcamışsınız. İstanbul, İzmir, Ankara ve Kocaeli toplamında bu rakam 2 milyar TL'ye ulaşmıştır. Belediyelerinizdeki rantın haddi hesabı ise yok. Hazineden aldığınız yardım tutarı belli. Yaptığınız harcama, hazine yardımını aşıyor. Peki bu paranın kaynağı ne? Çıkıp bunları kamuoyuna dürüstçe açıklamanız gerekir. Böyle yavuz hırsızlık yaparak mı, kendi suçlarınızı-yolsuzluklarınızı örtbas edeceksiniz? Bu halk her şeyi görüyor, her şeyi biliyor. Artık mızrak çuvala sığmıyor.'

'Türkiye milletvekili' uygulaması DTP için kurulan tuzaktır'

DTP'li vekiller hakkında gönderilen fezlekeleri hatırlatan Türk, 'Kürtçe konuştuğumuz için, açılan dosyaların sayısını bile unuttuk' diyerek, Anayasa'nın 90. maddesinin bile DTP yüzünden farklı yorumlanmaya başlandığını söyledi. AKP'nin yapmak istediği anayasa değişikliğini de eleştiren Türk, seçim barajına dokunulmadan yapılacak olan 'Türkiye milletvekili' düzenlemesinin sorunu aşmayacağını belirtti. Türk, Türkiye Milletvekilliği düzenlemesinin Çiler döneminde gündeme getirildiğini ve düzenlemenin Anayasa Mahkemesi tarafından 'eşitlik ilkesine aykırı olduğu' gerekçesiyle ret edildiğini hatırlatarak, 'Şimdi aynı düzenlemeyi bir kez daha gündeme getirmek ne anlama geliyor? Çok masum ve çok adil bir reform paketi gibi sunulmaya hazırlanan bu değişiklik, aslında DTP'yi bir dahaki seçimde grup bile kuramayacak hale getirmek için tasarlanan bir siyasi tuzaktır' dedi. Türk 'Halk iradesinin parlamentoya yansımasının yolu Türkiye Milletvekilliği'nden değil, seçim barajının en az yüzde 5'e düşürülmesinden geçmektedir' dedi. Türk, daha önce barajın düşürülmesi için kanun teklifi verdiklerine dikkat çekerek, 'Samimiyseniz kanun teklifimizi gündeme alın ve parlamentodan geçirin' çağrısında bulundu.

Türk, partisine yönelik başlatılan operasyonların 'AKP Hükümeti'nin devreye koyduğu topyekün saldırı konseptinin' bir parçası olduğunu ve bunun hedefinde sadece DTP değil, Kürtlerin de yediden yetmişe hedef alındığını söyledi. Yapılan saldırıların bir program dahilinde yürütüldüğünü ifade eden Türk, seçimden hemen sonra Ağrı ve Şanlıurfa'da yapılan saldırıları hatırlattı.

'Hükümet güvenlik güçlerini cesaretlendiriyor'

Hükümetin gösterilerde ölümleri engellemediğini aksine güvenlik güçlerini cesaretlendirdiğini vurgulayan Türk, 'Merkezi otoritenin gücünü arkasında hisseden güvenlik güçleri, müdahalelerini öyle bir boyuta taşımıştır ki vahşet derecesine varan saldırılar küçücük çocuklara kadar uzanmıştır' dedi. Hakkari'de 23 Nisan 15 yaşındaki çocuğa yapılan saldırıyı bir kez daha kınayan Türk, 'Savaş meydanlarında düşmana bile yapılması yasaklanan bir uygulama 15 yaşındaki bir çocuğa reva görülmüştür' diye tepki gösterdi.

'12 Eylül dipçikleri şimdi de çocukların kafasına vuruluyor'

Türk konuşmasını şöyle sürdürdü: 'Bu, Kürt halkına karşı beslenen kin ve düşmanlığın açık bir ifadesidir. Bu, Filistinli çocuğun kolunu kıran İsrailli askerin görüntüsünden farklı değildir. Bunca yaşananlardan sonra yetkililer, olayın münferit olduğunu ileri sürmektedir. Hayır! Bu münferit bir olay değildir. Bu yaygın ve sistemli bir uygulamadır ve bir devlet politikası olarak yürürlüktedir. Bundan birkaç yıl önce 12 yaşındaki Uğur Kaymaz 13 kurşunla öldürüldü. Geçen yıl yine Hakkari'de 13 yaşındaki bir çocuğun kolu kameralar önünde polislerce kırıldı. Bunun neresi münferittir? 12 Eylül'de bizlerin kafasına vurulan dipçik darbeleri şimdi de çocuklarımızın başına indirilmektedir. Çocuklarımız darbe dönemlerinde olduğu gibi toplu tutuklamalarla cezaevlerine atılmakta, onlarca yıl ağır hapis cezalarıyla yargılanmaktadır.'

'Kürtler açısından Ergenekon bitmedi'

Çocuklara yönelik işkence görüntülerini 'Kürtler açısından Ergenekon'un bitmediğinin açık bir ifadesidir' şeklinde değerlendiren Türk, 'İşte bu güya Türkiye'yi sivilleştirdiğini iddia eden AKP'nin militarizmle-polis devleti ile bütünleşen fotoğrafıdır!' diye konuştu. Türk, şiddet gören çocuğun Kürt olduğu için şiddete maruz kaldığını belirterek, şiddeti yapanların devlet tarafından korunduğunu söyledi. Türk, çocuğa yönelik şiddet uygulamasının DTP'nin İçişleri Bakanı hakkında verdiği gensorudan sonra yapılmasını da manidar olduğunu ifade ederek, 'Bakan ne dedi? Kürsüye çıktı, kendisini ve emrindeki güvenlik güçlerini savundu. 'Yanlış yapıldı' diyemedi. Özür dilemedi. Bu durumdan cesaret alan güvenlik görevlileri de 23 Nisan'da o vahşeti gerçekleştirdi. Eğer İçişleri Bakanı bu cesaret vermemiş olsaydı, o çocuğun başına bunlar gelir miydi? Ne yazık ki 'işkenceye sıfır tolerans' diyen bu hükümet, açıkça işkenceyi, işkencecileri ve yargısız infazları tolere etmektedir' dedi.

'Başbakan özür dilesin, Türkiye'deki Filistin gerçeğiyle yüzleşsin'

Başbakan Erdoğan'ın Davos'ta İsrail Devlet Başkanı'na 'Siz öldürmeyi iyi bilirsiniz' şeklindeki sözlerini hatırlatan Türk, 'Başbakan kendi ülkesindeki çocukların başına gelenler karşısında üç maymunları oynuyor. Buradan bir kez daha Sayın Başbakan'ı Kürtlerden ve çocuklardan özür dilemeye çağırıyoruz. 2005'te Diyarbakır'da 'Büyük devletler hatalar yapabilir. Ama önemli olan bu hatalarla yüzleşebilmektir' diyen Sayın Başbakan'ı Türkiye'deki Filistin gerçeğiyle yüzleşmeye çağırıyoruz' dedi. Türk, yaşananların siyasi hesabının sorulması için DTP'nin meşru ve demokratik mücadelelerini sürdüreceklerini söyledi. Mahkemelerde ağır cezalarla yargılanan çocukların biran önce özgür bırakılmasını isteyen Türk, Çocukların yargılanmaması için Meclis Başkanlığı'na sunmuş olduğumuz kanun teklifinin de biran önce gündeme alınması ve yasalaştırılmasını talebinde bulundu. Türkiye bir yıldır aynı eleştirileri yapmalarına rağmen değişen bir şeyin olmadığını, anti-demokratik uygulamalar, düşünce özgürlüğüne dönük engellemeler, işkence, yargısız infaz ve Kürt sorununda yaşanan çatışmalı ortamın devam ettiğini söyledi.

Kürtleri kaybedersiniz uyarısı

Türk, Türkiye'nin AKP iktidarı dönümde demokratikleşme alanında gerilediği ifade ederek, 'Bütün bunlar elbette ki Kürt sorununun çözümsüzlüğünün bir sonucu olarak karşımıza çıkmaktadır. Eğer çatışmalı ortam sona erdirilemezse ne yazık ki; Türkiye içine girdiği bu şiddet ve milliyetçilik sarmalından kurtulamayacaktır' dedi ve umut verici bir gelişme olarak değerlendirdiği PKK'nin 1 Haziran'a kadar uzattığını açıkladığı eylemsizlik kararına karşılık verilmesi ve diyalog sürecinin başlatılması talebinde bulundu. 'Çatışmalı ortamın sonuç vermeyeceğini' hatırlatan Türk, 'Çatışmalı ortamda ısrar ederseniz, duygusal kopuşa yol açar ve bunun sonucu olarak Kürtleri kaybedebilirsiniz' uyarısında bulundu.

'Bütün Türkiye kamuoyu huzurunda, Sayın Başbakan'a görüşme çağrısı yapıyoruz' diyen Türk, 'Gelin, konuşalım, bu sorun nasıl çözülür, kim ne kadar ne yapabilir? Gençlerimizin ölmemesi için, demokrasi ve kalkınma için, ortaya nasıl formüller koyabiliriz? Bunları tartışalım, Meclis'te bir inisiyatif ortaya çıkaralım. Bu parlamentonun, rüştünü kanıtlaması için bir imkân yaratalım' çağrısında bulundu. Türk söz konusu taleplerini resmi olarak bugün Başbakan'a ileteceklerini söyledi.

'Dün yaşanan operasyon 1 Mayıs'ı engelleme girişimiydi'

Konuşmasında 1 Mayıs'ı da değerlendiren Türk, 1 Mayıs'ın tatil ilan edildiğini ve bayram yapıldığını hatırlatarak, '1 Mayıs'ı Emek ve Dayanışma bayramı yapan, sizlerin mücadelesidir, sizlerin kararlılığıdır, milyonlarca emekçinin zaferidir' diye konuştu. Türk, 1 Mayıs'ta, DİSK, KESK, TMMOB ve TTB ile Taksim'de olacaklarını belirterek, 'Emeğin ve özgürlüğün sesini Taksim'de duyuracağız. Hükümet, bin bir çeşit yolla Taksim'i emekçilere kapatmaya çalışıyor' dedi. Türk, hükümetin Taksim'i engellemek için provokasyonlar ve manipülasyonlar peşinde olduğunu ifade ederek, 'Bütün bu yapılanları bir arada düşündüğümüz zaman, İstanbul Emniyeti'nin dün yaptığı operasyonun 1 Mayıs'ı gölgelemek ve şimdiden töhmet altında bırakmak için yapıldığı apaçık ortaya çıkıyor' dedi. ( DiHA )

0 Kommentare: