Sıradışı yönetmen Ahmet Uluçay hayatını kaybetti 0 Kommentare
İSTANBUL - ‘Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak’ filminin ödüllü yönetmeni Ahmet Uluçay beynindeki tümör nedeniyle hayatını kaybetti. Uzun süredir tedavi gören Uluçay, tedavisi için son olarak geldiği İstanbul'da akşam saatlerinde yaşamını yitirdi. Uluçay, gençlik yıllarından itibaren kısa metrajlı filmler çekerek sayısız ödül almıştı. Hep uzun metrajlı bir film çekmeyi hayal eden Uluçay, bu hayalini 2001 yılında Karpuz Kabuğunda Gemiler Yapmak filminin çekimlerine başlayarak gerçekleştirmişti. Uluçay maddi imkansızlıklar nedeniyle filmi bin bir güçlükle 2004 yılında vizyona sokmayı başardı. Film vizyona girer girmez, sayısız ödüle layık görüldü. Ahşap tripod ve amatör kamerayla çekimleri tamamlanan film yurtdışında da büyük ses getirmiş, dünyaca ünlü yönetmenler Uluçay'ı ziyaret etmek için dünyanın çeşitli yerlerinden Türkiye'ye gelmişti. Uluçay son filmi Bozkır'da Deniz Kabuğu'nun da çekimlerini hastalığı nedeniyle bırakmıştı. Uluçay için yarın saat 11.00'de Beyoğlu Emek Sineması'nda bir tören düzenlenecek. Uluçay'ın cenazesi daha sonra Kütahya'nın Tavşanlı ilçesi Tepecik beldesinde toprağa verilecek.ANF NEWS AGENCY
Savcılık Guantanamo işkencesini ‘orantılı’ buldu 0 Kommentare
Auschwitz'e gönüllü giren bir mahkûm... 0 Kommentare
Herkes kaçma hayalleri kurarken, o üniformasını bir Yahudi mahkûmla değiştirerek Auschwitz'e gönüllü girmiş. 'Tarihe tanıklık etmeliydim' diyen, bugün 91 yaşında olan İngiliz asker tehlikeli deneyini ilk kez anlattı...
LONDRA - Herkes kaçma planları yaparken o, Auschwitz’e girme planları yapıyordu. Bugün 91 yaşında olan Denis Avey adlı İngiliz askeri, Auschwitz’de yaşananlara tanıklık yapmak için gizlice içeri girdiği o geceyi anlatıyor. İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazilerin Yahudileri tuttukları en büyük kamplardan olan Auschwitz’de bir gün geçiren Avey, yaşananları anlamak ve tarihe tanıklık etmek için bu tehlikeli deneyi gerçekleştirdiğini söylüyor. Derbyshire’de yaşayan Avey Nazi askerlerince tutuklanıp Auschwitz’la bağlantılı, görece güvenli bir kampa konulmuş. Ancak o bu durumu Auschwitz’e girme fırsatı olarak değerlendirmiş: “Üniformamı bir Yahudi mahkumunkiyle gizlice değiştirip içeri girdim, kimse durdurmadı. Yahudi mahkum da bizim kampta bir gece geçirmiş oldu. Bu onun için bir geceliğine iyi yemek demekti.” İçeride ajanlık da yapmış Auschwitz’i ‘yeryüzündeki cehennem’ olarak tanımlayan Avey’e göre orada değil insanın bir hayvanın bile yaşaması imkansızdı. Tüm gece kampta kalan Avey, Yahudilerin çığlıklarının rahatsız edici olduğunu anlatıyor. “Yahudiler hiç konuşmuyor, sorulara cevap vermiyorlardı. Şartlara odaklanmaya çalışıyor, eski günlerden konuşmaktan hoşlanmıyorlardı” diyor. 1945 yılında yaşadığı o geceyi hiçbir zaman unutamadığını anlatan İngiliz askeri “Bugünün şartlarından bakınca olanlar insanlık dışı geliyor ama o zaman için daha normaldi” diye konuşuyor. Kampta yaklaşık 3 milyon insanın kaldığını anlatan Avey onlardan biri için ‘ajanlık’ yaptığını da ekliyor. Ernst Lobethall adlı Yahudi mahkumla diğer binalarda kalan annesi ve kardeşi arasında haber taşıdığını anlatan Avey, Lobethall için sigara da temin etmiş. Lobethall’a gerçek kimliğini söylemeyen Avey, Lobethall’ın kamptan kurtulduğunu ve anılarında kendisinden ‘kızıl asker’ diye söz ettiğini anlatıyor. Avey daha sonra birkaç kez daha içeri girmeyi başarmış. Avey, “Olanları kendi gözlerimle görmeli, kendi kulaklarımla işitmeliydim. Orada Nazilerin Yahudiler’e yaptıklarını kendi gözlerimle gördüm, onlar için küçük de olsa bir şeyler yaptım” diyor. (bbc)
Türkiye'nin Youtube yasağı AİHM'e taşındı 0 Kommentare
Küreselleşme karşıtları Cenevre'yi ateşe verdi 0 Kommentare
Şüpheli asker ölümü AİHM'e gidiyor 0 Kommentare
İsviçre 'ezan sesine' hayır dedi 0 Kommentare
Mersin ve İstanbul’da göstericilere polis saldırdı 0 Kommentare
İran'dan yeni meydan okuma 0 Kommentare
Arılar erozyonu önlüyor 0 Kommentare
Cumartesi Anneleri: Nereye gidelim? 0 Kommentare
ABD askerlerine ayakkabı fırlattılar 0 Kommentare
Seçim için büyük şans yakaladı 0 Kommentare
ALMANYA'nın Kuzey Ren Vestfalya (NRW) Eyaleti'nde 9 Mayıs 2010 tarihinde yapılacak parlamento seçimleri için Özlem Alev Demirel, Sol Parti'nin eyalet listesinde 9. sıradan aday gösterildi.
Özlem Alev Demirel, listede dokuzuncu sıra için aday olan 7 kişi arasında delegelerin oylarının yüzde 53'ünü almayı başardı. Şu an Köln Anakent Belediye Meclisi Üyeliği görevini yürüten Özlem Alev Demirel böylece eyalet parlamentosu seçimleri için büyük bir şans yakalamış oldu. Eyalet parlamentosuna girdiği takdirde sosyal adalet için çaba sarfedeceğini belirten Demirel, Ekim ayı başında Sol Parti Köln teşkilatı tarafından da Mülheim Bölgesi'nden direkt aday gösterilmişti. Sol Parti listesinde ayrıca Ali Ataran'a sekizinci sırada, Hamide Akbayır'a on birinci sırada yer verildi. Çok sayıda göçmenin yaşadığı NRW Eyaleti'nin parlamentosunda şimdiye kadar hiçbir Türk kökenli milletvekili görev almadı.
Baykal’a domates atan 4 kişiye 1 yıl 15 gün hapis cezası 0 Kommentare
AMED - CHP lideri Deniz Baykal'ın Haziran 2008'de Diyarbakır'a yaptığı ziyaret sırasında parti otobüsüne yumurta ve domates atan 4 kişi 1 yıl 15'er gün hapis cezasına çarptırıldı.Edinilen bilgiye göre, Baykal'ın Diyarbakır gezisinde parti otobüsünün Melikahmet Caddesi'nden geçişi sırasında yumurta ve domates atan 4 kişi hakkında davası açıldı.Diyarbakır 2. Sulh Ceza Mahkemesi, yumurta ve domates atmak suretiyle müştekiler CHP Genel Başkanı Deniz Baykal ve Genel Sekreter Önder Sav'a hakaret ettiklerini ileri sürerek 4 eylemciye 1 yıl 15'er gün hapis cezasına çarptırdı. Mahkeme, eylemcileri 5 yıl süreyle denetime tabi tutulmasına karar verdiANF NEWS AGENCYA
Afganistan Genelkurmay başkanını koltuğundan etti 0 Kommentare
YORUMSUZ...SİZLER YORUMSUZ KALMAYIN!!!!!!!!! 0 Kommentare
Savcıya göre işkence yorumuİdil ilçesinde 21 Ekim 2008'de bir yürüyüş sonrası gözaltına alınan Hasan Erarslan, Mehmet Bayram, Ahmet Karagöl, Mehmet Goran, Yusuf İnan, Mehmet Salih Geçgel, Musa Bayram ve Hüsnü Doğan tutuklandı. 8 kişi polisler tarafından hem hastane bahçesinde, yurttaşların gözleri önünde, hem de cezaevine götürülmek üzere bekletildikleri Beşşehitler Polis Karakolu'nda işkenceye maruz kaldı. Olayın duyulması üzerine Av. Cihan Güçlük, Av. Veysel Vesek ve Av. Rahşan Güleç, İdil Cumhuriyet Savcısı Kenan Göksu'ya durumu bildirerek, duruma müdahale etmesini istedi. Savcı Göksu ve avukatlar karakola giderek incelemelerde bulundu. İşkenceyi tespit eden savcı Göksu, teşhis edilen 3 polisin 'şüpheli' oldukları gerekçesiyle silahlarına el konulmasını istedi ve 'sistematik işkence' yapan İdil İlçe Emniyet Müdürlüğü'nde görevli F.A, Elazığ Emniyet Müdürlüğü Çevik Kuvvet Şube Müdürlüğü'nde görevli M.S ile M.K, hakkında soruşturma başlattı. Konuyla ilgili daha sonra ise dava açıldı. Fakat tam bu süreçte savcı değişince, dosyayı devralan Ramazan Ertunç ismindeki yeni savcı, hazırladığı iddianamede polislerin görevlerini kötü kullandıklarını ve zor kullanırken sınırları aştığını belirtse de bir önceki savcının 'sistematik bir şekilde belli bir süreç içerisinde işkence yapıldığı' tespitini ise kabul etmedi. Savcı Ertunç, hazırladığı iddianamede, 'polislerin iddia edilen eylemlerin sistematik bir şekilde belli bir süreç içerisinde işlediklerine dair herhangi bir bulguya rastlanamadığı, yine eylemlerinin süreklilik arz ettiğine dair herhangi bir delil elde edilemediği, iddia edilen yaralanmaların bir iki saatlik bir zaman diliminde meydana geldiğinin anlaşıldığı, yaralanmaların basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek ve genel olarak sıyrık niteliğindeki yaralanmalar olduğu...' ifadelerine yer verdi. Ertunç işkence yapan polislerin 'basit yaralama' ve 'tehdit' suçlarından yargılanması gerektiğini belirtti.Savcı falaka bekliyorduİşkenceye suçüstü yapan avukatlardan Veysel Vesek de hazırlanan iddianameye tepki gösterdi.Söz konusu olayın Türk Ceza Kanunu'nun 94'üncü maddesinde belirtilen işkence suçunun tipik bir örneği olduğunu belirten Vesek, 'Olayla ilgili raporlar var. Bir de beyanlar var. Açık işkence var. Teşhis tutanakları var. Savcı söz konusu olayda 'sistematik' bir durum olmadığını savunuyor. Oysaki sistematiklik olayın birkaç gün olup olmaması ile alakalı değil. En basitinden bir kişiye birden fazla tokat atılmışsa bu sistematiktir ve işkencedir. Yargıtay da bu şekilde söylüyor' dedi. Savcının işkence yorumunu eleştiren Vesek, 'Herhalde savcı falaka yok diye olayı işkenceden saymıyor. Basit yaralama diyor. Siz bir kişiye bir kez bıçak saplarsanız basit yaralama olur. Ama adamı darp edip, kafasını, kaburgalarını kırarsan bu işkencedir' diye konuştu.'Görevsizlik vermeli'Konuyla ilgili ilk duruşmanın 10 Kasım günü İdil Sulh Ceza Mahkemesi'nde görüldüğünü kaydeden Vesek, dosyanın işkence suçu olduğu için Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmesi gerektiğini söyledi. Vesek, mahkemeye dosyada görevsizlik kararı vermesi için de başvuruda bulunduklarını ifade etti. Davanın ikinci duruşması 12 Ocak 2010 tarihinde yapılacak.ŞIRNAK
25 Kasım etkinliklerinde şiddete karşı örgütlenme çağrısı 0 Kommentare
Demokratikleşme bastırılabilir mi? 0 Kommentare
Cerrahtan kelepçeli tedavi 0 Kommentare
Opel'de en az 9 bin 500 kişi işsiz kalacak 0 Kommentare
BERLİN - Alman otomobil üreticisi Opel'in 9 bin 500 çalışanının işine son verilmesi kesinleşti. Opel'i elinde bulunduran Amerikan General Motors(GM) şirketinin planına göre, 4 fabrikanın bulunduğu Almanya'da ise 5 bin 300 çalışan işsiz kalacak. Opel-Avrupa Genel Müdürü Nick Reilly, daha öncede açıkladıkları gibi Avrupa'da 9 bin 500 kadar çalışanın işine son vereceklerini duyurdu. İşlerine son verilecek çalışanların önemli bir kesimi Almanya ve Belçika'daki Opel fabrikalarından olacak. Buna göre, Almanya'nın Rüsselsheim şehrindeki Opel merkezinde 2 bin 400, Bochum'da 2 bin 300, Kaiserslautern ve Eisenach kentlerindeki fabrikalardaki 300'er çalışan işsiz kalacak. Almanya'daki 4 Opel fabrikasının da elde tutulacağı GM planına göre, Belçika'nın Antwerpen kentindeki Opel Astra'da yaklaşık 2 bin çalışanın işine son verilmesi düşünülüyor. Ancak, yalnızca 2 bin 600 kadar çalışanı bulunan Opel Astra fabtrikasının kapatılıp kapatılmayacağı ise kesinleşmedi. Son haftalarda Almanya, Belçika, İspanya ve İngiltere gibi ülkelerin önemli gündem maddesi haline gelen Opel'in daraltılmasını öngören planla, üretim kapasitesi de çalışan sayısıyla eş değerde yüzde 20 oranında azaltılacak. Kimi politikacıların Opel'e mali yardım yapılarak işten çıkarmaların engellenmesi talebi bizzat GM tarafından kabul edilmemişti. ANF NEWS AGENCY
2 milyon emekçi hükümeti uyardı 0 Kommentare
Domuz gribinden ölenlerin sayısı 112’ye yükseldi 0 Kommentare
ANKARA - Tüm dünyayı etkisi altına alan ‘domuz gribinden’ Türkiye’de ölenlerin sayısının 112’ye yükseldi. Sağlık Bakanlığı grip sebebiyle hastanelerde yatan hasta sayısının ise 301 olduğunu ve bunların 59’unun tedavisinin yoğun bakımlarda sürdürüldüğünü açıkladı.Bakanlık yaptığı açıklamada, hayatını kaybedenlerden 63 kişide grip açısından risk taşıyan altta yatan kronik hastalık olduğunu, 2 kişide ise gebelik olduğunun tespit edildiğini belirtti.Bakanlık, hastalıktan korunmanın bilinen en etkili yolunun aşı olduğunu belirterek, ‘’Aşı olan vatandaşlarımızın, aşının koruyucu etkisi 10-14 gün sonra ortaya çıktığından kişisel korunma önlemlerini devam ettirmeleri önemlidir’’ dedi.Sağlık Bakanlığı açıklamasında, kişisel hijyen kurallarına riayet etmek ve elleri sık sık su ve sabunla yıkamanın, hastalığın bulaşma ihtimalini azaltan uygulamalar olduğunu ifade etti.ANF NEWS AGENCY
TKİP'li Karadağ toprağa veriliyor 0 Kommentare
İSTANBUL - Esenyurt'ta polislerce infaz edilen TKİP’li Aleaddin Karadağ yarın Antakya'ya uğurlanıyor.İlerici devrimci kurumlar yarın saat 14.00 Gazi Mahallesi Eski Karakol durağında toplanıp, Gazi Cemevi'ne yürünecek. Karadağ burada yapılanca törenin ardından Antakya'ya uğurlanacakANF NEWS AGENCY
25 kasım'da hayat duracak 0 Kommentare
İSTANBUL - - KESK tarafından 25 Kasım'da Türkiye genelinde yapılacak grevle ile ilgili sendikalar hükümete uyarıda bulundu. KESK Genel Başkanı Sami Evren, yapılacak grevin 1969'da Türkiye Öğretmenler Sendikası (TÖS) tarafından yapılan grevden sonraki en büyük eylem olacağını belirterek, hükümete "Grevi doğru oku. Eğer bunu doğru algılamazlarsa 25 Kasım daha büyük eylemlerin başlangıcı olacak" uyarısında bulundu. Daha özgür, eşit ve adil bir hayat için KESK ve Kamu-Sen öncülüğünde 25 Kasım Çarşamba günü gerçekleştirilecek olan bir günlük "uyarı grevi" öncesinde sendika başkanları hükümete uyarıda bulundu. Taksim Hill Otel'de düzenlenen basın toplantısına KESK Genel Başkanı Sami Evren, DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi, TMMOB Genel Başkanı Mehmet Soğancı, Türk-İş Genel Sekreteri Mustafa Türker, TTB Genel Başkanı Gencay Gürsoy, İstanbul Eczacılar Odası Yönetim Kurulu Üyesi Hakan Ertem, Çiftçi-Sen Genel Başkanı Abdullah Aysu, katıldı. Toplantıya İstanbul Milletvekilli Ufuk Uras, DTP, SDP, EMEP, Halkevleri, ÖDP ve TKP temsilcileri de katıldı. Kamu emekçileri olarak ülke genelinde gerçekleştirecekleri "uyarı grevi"ni, "Çalışma yaşamının demokratik olmaması ve kamuya yeterli kaynak aktarılmaması" nedeniyle yaptıklarını belirten KESK Genel Başkanı Sami Evren, çalışanların toplu sözleşme ve grev haklarını kullanma olanağının da kısıtlı olduğunu söyledi. Evren, "Toplam iş gücü içerisinde emekçilerin çok az bir oranı sendikalı olabiliyorsa, o ülkede demokrasi defolu demektir" dedi.Demokrasinin dört yılda bir yapılan seçimlerle varılabilecek bir olgu olmadığına dikkat çeken Evren, toplu sözleşme ve grev hakkının olmadığı bu sistemde üyelerinin hak ve taleplerini koruyamadıklarını söyledi. Evren, hükümetin şimdiye kadar ilettikleri taleplerini duymazdan geldiğini ifade ederek, "Bu grev sadece ücret talebiyle ortaya çıkmış bir grev değildir, toplu pazarlık ve grev hakkımızı ön plana çıkarmak için gerçekleştirilecek bir grevdir" dedi. Evren, hükümetin İLO gibi uluslararası sözleşmeleri ve Anayasa'nın 90. maddesini ihlal ettiğini de ekledi.'BU GREV DAHA BÜYÜK EYLEMLERİN BAŞLANGICI OLMASIN’Kamuya ayrılan kaynağın azalması nedeniyle son yıllarda vatandaşların hizmet alımlarında sıkıntı yaşandığını aktaran Evren, kendilerini de ilgilendiren bu greve vatandaşların destek olmalarını istedi. Evren, 25 Kasım'da gerçekleştirilecek grevin, 1969'da Türkiye Öğretmenler Sendikası (TÖS) tarafından yapılan grevden sonraki en büyük eylem olarak tanımladı. Grev nedeniyle hastanelerde acil sağlık hizmetlerinin dışında hizmet verilmeyeceği, vergi dairelerinde işlemlerin durdurulacağını, trenlerin durdurulup, uçakların rötar yapacağı bilgisini veren Evren, vatandaşların hizmet alımlarını ertelemesini, çocuklarını da okula göndermeyerek greve katılmaları çağrısında bulundu. Hükümete de seslenen Evren, "Hükümetin bu eylemi doğru değerlendirmesini umuyorum. Eğer bunu doğru algılamazlarsa 25 Kasım daha büyük eylemlerin başlangıcı olacak" uyarısında bulundu.Türkiye demokrasisinin ve emek hareketi açısından bugünün daha güçlü birlikteliğe gebe olduğunu söyleyen DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi de, sendika olarak örgütlü oldukları tüm işyerlerinde greve destek vereceklerini belirtti. Hükümetin arkasına muhalefeti de alarak başka gündemler yaratmaya çalıştığını vurgulayan Çelebi, "Tüm emekçileri ilgilendiren bu mücadeleye herkes destek vermelidir, çünkü buradan yaratılacak ortak dayanışma kamu emekçileri ve işçiler açısından başarıya ulaşmak için esastır" ifadelerini kullandı.Çelebi'nin ardından konuşan Türk-İş Genel Sekreteri Mustafa Türker, işçilerin haklarını alamadığı 12 Eylül hukuku içerisinde memurların da haklarını alamamaları nedeniyle greve gidiyor olmasının çok önemli olduğunu söyledi. Türker: "Tüm emekçileri ilgilendiren bu greve üretimi durdurarak destek vereceğiz, umarım grevle verilmek istenen mesajı hükümet doğru okur" dedi. Toplantıya katılan tüm siyasi parti, meslek odaları ve sendika temsilcileri de greve destek vereceklerini açıklarken, İstanbul Bağımsız Milletvekili Ufuk Uras da, Çarşamba günü Meclis'te genel kurul toplantısına katılmayarak greve destek vereceğini söyledi. Uras, sol, sosyalist, demokrat tüm kesimlerin bu greve destek vermelerini istedi.ANF NEWS AGENCY
Kürt ordusu kurulmuyor, peşmergeler birleşiyor! 0 Kommentare
HEWLER - Irak Hükümeti, Federe Kürdistan Bölgesi başkanı Mesut Barzani'nin, "birleşik bir Kürt ordusu" oluşturma planına karşı çıkarken, Kürt yönetimi ise Barzani'nin yanlış anlaşıldığını belirterek, ‘’ordu değil peşmerge güçlerini birleştirmek istiyoruz’’ açıklaması yaptı.Mesud Barzani'nin Federe Kürdistan bölgesinde "birleşik bir Kürt ordusu" kurma açıklaması Bağdat'ı hareket geçirdi. BAĞDAT: İZİN VERMEYİZIrak Hükümet sözcüsü Ali El-Debbağ, "Bazı çevrelerin hayalinde olan ve Sayks–Piko antlaşmasının izin vermediği Kürt devleti kurma görüşü birbirinden ayrılması gerekiyor" ifadelerini kullandı.Barzani'nin "birleşik bir Kürt ordusu" oluşturmasına karşı olduklarını söyleyen Debbağ, Irak'ın güvenliğini tehdit edecek yerel bir ordunun kurulmasına izin vermeyeceklerini söyledi.ANAYSAL HAKKIMIZFedere Kürdistan Bölge Başkanlığı Divan Başkanı Fuat Hüseyin ise, Barzani'nin "birleşik bir Kürt ordusu" oluşturulmasındaki amacın peşmerge güçlerinin birleştirmesi olduğunu belirterek, "bu da bizim anayasal bir hakkımızdır" dedi.PEŞMERGE GÜÇLERİ BİRLEŞECEKPeşmerge Kuvvetleri Sözcüsü Cebar Yaver de yaptığı açıklamada, Kürdistan ordusu ile ilgili yapılan açıklamaları yanlış anlaşıldığı, yeni bir ordunun oluşturulacağı haberlerin gerçekleri yansıtmadığını iddia etti.Bütün peşmerge güçlerinin birleştirileceğini söyleyen Cebar Yaver şöyle dedi: ‘’Bütün Peşmerge güçlerin birleşecek ve Peşmerge Bakanlığını bağlı olacak. Hiçbir siyasi partinin peşmerge güçlerinin içişlerine karışmayacak. Federal Irak Anayasının 121’inci maddesinin 5’inci bendinde peşmerge güçleri birleşeceği ve bir ordu haline geleceği belirttiliyor. Bu güç Kürdistan Bölgesi’ni kuruyacak, Irak ordusununa yardım sağlayacak ve Federal Irak devletini kuruyacak.’’BARZANİ NE DEMİŞTİ?Barzani, Amerikan delegasyonundan Tümgeneral Michael Barbero ile önce gün yaptığı görüşmede, “Kürdistan’ın birleşik tek ordusunun olması benim ve Kürt halkının bir dileğidir” şeklinde konuşmuştuANF NEWS AGENCY
Dağdelen: Uyum değil, göçmenlere baskı var 0 Kommentare
BERLİN - Alman Sol Parti Federal Meclis (Bundestag) Grubu Göç ve Uyum Politikası Sözcüsü Sevim Dağdelen, hükümetin bu yasama döneminde hayata geçirmeyi planladığı ‘Uyum Sözleşmesi’yle göçmenler üzerinde yeni bir baskı aracı yaratmayı amaçladığını söyledi.Alman hükümetinin Uyumdan Sorumlu Devlet Bakanı Maria Böhmer'in, hükümetin göçmenlerin uyumunu sağlamak üzere koalisyon protokolünde yer alan ‘Uyum Sözleşmesi’ uygulamasına geçmeyi planladığını duyurmasının ardından açıklama yapan Alman Sol Parti Federal Meclis (Bundestag) Grubu Göç ve Uyum Politikası Sözcüsü Sevim Dağdelen, ayrımcı yasa ve uygulamalarla sosyal dışlamanın, uyum sözleşmeleriyle ortadan kalkmayacağını belirtti.BU YASA AYRIMCIDIRUyum sözleşmelerinin sosyal eşitsizliklerin kaynağını ortadan kaldıran değil, göçmenleri, içinde bulundukları sosyal durumun sorumlusu olarak gören bir siyasetin ifadesi olduğunu belirten Dağdelen, "Bakan Böhmer, sanki göç yasalarında son yıllarda peş peşe sertleştirmeler gerçekleştirilmemiş ve sözleşme bugün yeni bir fırsat olarak sunuluyormuş gibi davranıyor. Oysa bu yasa ve uygulamalar, son yıllarda uyum önündeki en büyük engeller olarak göçmenlerin karşısına çıkarılmıştır. Göçmenlerin dışlanması, bu ayrımcı yasa ve uygulamalar nedeniyle daha da pekiştirilmiştir" dedi.BU YASA GÖÇMENLERİ DIŞLAYICI UYGULAMALARDAN KORUMAZUyum politikasının merkezine dil öğrenmenin yerleştirilerek, bu yolla tüm sorunların çözüleceğinin düşünüldüğünü ifade eden Dağdelen, yalnızca Almanca'yı iyi bilmenin de göçmenleri çalışma yaşamının dışında bırakılmaktan ve eğitim sisteminde ayrımcı ve dışlayıcı uygulamalara maruz kalmaktan korumadığını söyledi.BOHMER: BU YOLLA GÖÇMENLER DESTEK ALACAKUyumdan Sorumlu Devlet Bakanı Maria Böhmer, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, koalisyon protokolünde yer alan uyum sözleşmesiyle uyum konusundaki ilerlemelerin kontrol edilebileceğini belirtmiş, bu yolla göçmenlerin ne gibi destekler alabileceğini ve kendilerinden ne beklenildiğini bileceğini, Almanlar açısından da göçmenlerin başarılı uyumu için sağlayabilecekleri katkıların ve göçmenlere yönelik ne gibi çabalar sergilendiğinin ortaya konacağını ifade etmişti.ANF NEWS AGENCY